İşgal rejimi geçtiğimiz hafta, Tulkerem kampındaki 58 binayı yıkma kararı aldı. Bu binalarda 250'den fazla konut bulunuyor. Aynı şekilde Nur Şems kampında da geçtiğimiz iki haftada en az 20 bina tamamen yıkıldı, çevredeki yapılar da ciddi zarar gördü. Toplamda iki kampta 106 yapının yıkılması planlanıyor.

İşgalciler, Tulkerem'in kuzeyindeki Nablus Caddesi ile çevresindeki bölgelerde çok sayıda evi boşaltarak askeri karargâha dönüştürdü. Bazı binaların üç aydan uzun süredir işgal altında olduğu bildiriliyor. Şehrin iç yollarına yerleştirilen kum torbaları ve toprak bariyerler ise ulaşımı neredeyse imkânsız hale getirdi.

Saldırılar sonucunda şu ana kadar 13 Filistinli şehit oldu; bunlar arasında bir çocuk, biri sekiz aylık hamile iki kadın da bulunuyor. Onlarca kişi yaralandı ya da esir alındı. Kamplarda 400'den fazla ev tamamen yıkıldı, 2 bin 500'den fazlası ise kısmen hasar gördü. Sürekli devam eden baskınlar ve tehditler nedeniyle 4 bin 200'den fazla aile –yaklaşık 25 bin kişi– evlerini terk etmek zorunda kaldı.

İşgal altındaki bölgelerde iş makineleriyle yollar kazılıyor, dükkanlar yağmalanıyor, araçlar ateşe veriliyor. Özellikle Nablus Caddesi ile şehit Sabit Sabit Hastanesi çevresi, baskınların ve keyfi kontrollerin en yoğun olduğu yerler arasında. Rejim, sivilleri sokak ortasında alıkoyup sorguya çekiyor, darbediyor.

Tulkerem ve mülteci kampları, işgal rejiminin sistematik baskı, tehcir ve coğrafi dönüşüm politikalarının en çarpıcı örneklerinden biri hâline gelmiş durumda. Rejimin amacı, kamp dokusunu tamamen yok ederek bölgeyi demografik olarak dönüştürmek ve direniş odaklarını tasfiye etmek olarak değerlendiriliyor. (İLKHA)