Kasım ayında, Dubai’de, siyonist işgalci ordunun sözde subayı ve Chabad hareketinin hahamı Zvi Kogan öldürüldü.

Eylemle bağlantılı olarak üç Özbek Müslüman, Türkiye'de MİT tarafından yakalanarak Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) iade edildi.

Üç Özbek vatandaşının BAE'ye iadesi hem Türkiye’nin iç hukukuna hem de uluslararası adaletin temel prensiplerine aykırı bir adım olarak değerlendirildi.

Birçok hukuk uzmanı, iade sürecinin hukuki temelleri konusunda şüpheler dile getirdi. Çünkü Türkiye ve BAE arasında, suçlu iadesine dair bir anlaşma yoktu. Ayrıca BAE, insan hakları ihlalleri ve işkenceleriyle tanınan bir ülke olarak biliniyordu. Özellikle bu kişilerin, ölüm cezasına çarptırılacağı bir ülkeye gönderilmesi, uluslararası hukuk açısından ciddi bir tehlike arz ediyordu.

BAE tahmin edildiği gibi üç Özbek Müslümanı idama mahkûm etti.

Siyonist Zvi Kogan’ın öldürülmesi, işgalci rejimin Gazze’deki soykırımının bir yansıması olarak kabul ediliyordu. Gazze’de on binlerce insanın şehit edilmesi, Müslümanların çadırlarında yakılması, siyonist rejimin uyguladığı soykırım ve açlık politikası, dünya genelinde tepkilere neden oluyordu.

Türkiye'nin, Filistin halkının hakları için güçlü bir duruş sergilemesi beklenirken, siyonist rejimin çıkarları doğrultusunda hareket eden bir ülkeye Müslümanları iade etmesi, adaletin ve vicdanın sınırlarını sorgulattı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin, öldürülen hahama karşılık Özbek Müslümanları idama mahkûm etmesi, işgalcilerin Gazze'deki katliamlarını destekleyen bir tavır olarak değerlendirildi.

Sosyal medyada, Özbek Müslümanlardan birinin annesine, idam kararını öğrendiklerini ve Allah'a tevekkül ettiklerini söylediği anlar paylaşıldı. Ses kayıtları, vicdan sahibi insanları derinden etkileyerek, adaletin sadece siyasi çıkarlarla ölçülmemesi gerektiğini hatırlattı. (İLKHA)