Tarih: 11.03.2025 13:32

Zekât ve Fitrenin Önemi: Paylaştıkça Artan Bereket!

Facebook Twitter Linked-in

Zekât ve Fitrenin Önemi: Paylaştıkça Artan Bereket!

“Onların mallarında, isteyen ve mahrum olanlar için bir hak vardır.” (Zâriyât Suresi, 19)

Ramazan ayının manevi atmosferinde, zekât ve fitre yardımları, toplumda dayanışmayı güçlendirirken ihtiyaç sahiplerine umut oluyor. Paylaşmanın bereketiyle iyiliği büyütelim!

Zekât ve Fitrenin Önemi: Paylaşmanın ve Dayanışmanın İslami Boyutu

İslam dini, insanoğlunun hem bireysel hem de toplumsal huzurunu esas alarak, yardımlaşma ve dayanışmayı hayatın merkezine koymuştur. Bu kapsamda, zekât ve fitre, bireyin malını arındırması ve toplum içinde maddi dengeyi sağlayarak kardeşlik bağlarını güçlendirmesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Zekât, İslam’ın beş temel şartından biri olup, belirli bir miktarın üzerindeki mala sahip olan her Müslümanın fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine vermesi gereken farz bir ibadettir. Fitre ise Ramazan ayının sonunda, orucun bir tamamlayıcısı olarak verilen ve herkesin en azından bir kişinin günlük temel ihtiyacını karşılamasını sağlayan bir sadakadır.

Kur’an’da Zekât ve Fitrenin Önemi

Kur’an-ı Kerim’de zekât, namaz ile birlikte anılarak, inananların en temel sorumluluklarından biri olarak gösterilmiştir:

"Namazı kılın, zekâtı verin ve rükû edenlerle birlikte rükû edin."
(Bakara Suresi, 2/43)

Allah-u Teâlâ, zenginlerin mallarında fakirler için belirlenmiş bir hak olduğunu bildirmektedir:

"Onların mallarında, isteyen ve mahrum olan için bir hak vardır."
(Zariyat Suresi, 51/19)

Bu ayetler, müminlerin zekât vermesinin sadece bir iyilik değil, aynı zamanda yerine getirilmesi gereken dini bir sorumluluk olduğunu vurgulamaktadır. Aynı şekilde fitre de, Allah Resulü (s.a.v) tarafından orucun eksikliklerini gidermek ve fakirlerin bayrama sevinçle girmesini sağlamak için bir gereklilik olarak açıklanmıştır.

Peygamber Efendimizin Zekât ve Fitre Hakkındaki Hadisleri

Peygamber Efendimiz (s.a.v), zekâtın toplumdaki huzurun ve barışın teminatı olduğunu birçok hadiste dile getirmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

"İslam beş temel üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun Resûlü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve hacca gitmek."
(Buhari, İman, 1; Müslim, İman, 19-22)

"Zekât, İslam’ın köprüsüdür."
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, 1047)

Fitrenin önemi de Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından şu şekilde açıklanmıştır:

"Fıtır sadakası oruçlunun boş ve kötü sözlerden temizlenmesi, fakirlere de bir yiyecek olmasıdır."
(Ebû Dâvûd, Zekât, 18)

Bu hadislerden de anlaşılacağı üzere, zekât ve fitre ibadetleri sadece maddi yardım değil, aynı zamanda bireyin manevi arınmasına da vesile olan ibadetlerdir.

Zekât ve Fitrenin Toplumsal Faydaları

Zekât ve fitre, sadece bireyin değil, toplumun genel refahını ve dengesini sağlayan ibadetlerdir. Bu ibadetlerin sağladığı başlıca faydalar şunlardır:

Fakirlerin Gözetilmesi: Zekât ve fitre, toplumda yardıma muhtaç insanların temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olur. Böylece, ekonomik uçurumların azalmasına vesile olur.

Malın Temizlenmesi ve Bereketlenmesi: Zekât ve fitre, malın bereketlenmesini ve sahibinin ruhen arınmasını sağlar. Rabbimiz, infak edilen malın eksilmeyeceğini, aksine bereketleneceğini vaat etmektedir:

"Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohumun durumu gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir."
(Bakara Suresi, 2/261)

Toplumsal Dayanışmayı Artırır: Zekât ve fitre, zengin ile fakir arasındaki uçurumu kapatarak, toplumsal huzurun ve barışın tesis edilmesine katkıda bulunur.

İhtiyaç Sahiplerinin Onurunu Korur: Zekât, fakirlere yardım eli uzatmanın en güzel yoludur. Yardım alan kişi, kendisini aşağılanmış hissetmez, çünkü zekât, onun hakkıdır.

Kardeşlik Bağlarını Güçlendirir: Paylaşmak, insanların birbirine yakınlaşmasını sağlar. Ramazan ayı, bu birlikteliği güçlendiren en güzel zamandır.

Kimler Zekât ve Fitre Alabilir?

Zekât ve fitre, belirli gruplara verilmelidir. Kur’an’da zekât verilecek kişiler şöyle belirtilmiştir:

"Zekâtlar, fakirlere, düşkünlere, zekât işlerinde çalışan memurlara, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihad edenlere ve yolda kalmış yolculara aittir. Allah böyle hükmetmiştir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
(Tevbe Suresi, 9/60)

Bu ayete göre, zekât ve fitre şu kişilere verilebilir:
*Fakirler ve yoksullar
*Borçlu olanlar
*Yolda kalmışlar
*Kölelerin özgürlüğüne kavuşması için
*Allah yolunda cihad edenler
*Kalpleri İslam’a ısındırılacak kimseler

Zekât ve fitre, sadece fakirlere yardım etmekle sınırlı olmayan, aynı zamanda toplumsal huzuru, ekonomik adaleti ve manevi temizliği sağlayan ibadetlerdir. Her müslüman, bu bilinçle hareket etmeli, elindeki malı paylaşarak hem kendisini hem de çevresini bereketlendirmelidir. Unutmayalım ki, infak edilen mal eksilmez; aksine, hem dünyada hem de ahirette karşılığını kat kat bulur.

Allah bizleri, zekât ve fitre ibadetlerini hakkıyla yerine getiren, paylaşmayı bilen, toplumun dertleriyle dertlenen ve yardımlaşmayı kendine şiar edinen kullarından eylesin. Amin.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —