Bu iki kelime çok şey ifade etmektedir.Hem hakiki hem de mecazi anlamda.
Bir ailenin,bir toplumun,bir ülkenin sağlamlığı ihanetsiz samimi birlik ve beraberliğe dayanır.Kolay kolay sarsılıp yıkılmaz.
Ama bu zamanda;
Ailenin temeline dinamit atılmış,toplum bozgunculuğa uğramış,ülke hainlerle dolmuş bir vaziyete gelmiş maalesef.
Ahlâkî yapı dejenerasyona maruz kalmış,korunakları yıkılmıştır.
Ecdadımızdan gelen,örf ve adetlerimize uygun millî ve manevi değerlerimize sahip çıkmak zorundayız.

İnsandaki ahlâkî faziletlerin en büyük desteği dindir.
Vazifeye bağlılık, doğruluk, adalet, şefkat ve hürmet, yardımlaşma gibi ahlâkî kaideler, ancak Allah'a ve Âhiret Günü'ne inanç ile desteklenirse devamlı olur. Kul hakkını çiğnediği zaman Âhiret'te cezasını çekeceğine inanan bir insan, başkalarının hakkını yemekten çekinecek, içtimaî kurallara riayet edecek ve haksızlık yapmaktan korkacaktır. Kaynaktaki kutsiyet fikri kabul edilmedikçe ahlâkî prensiplerin kuvveti azalır. Bu sebeple, ahlâkın en sağlam temeli dindir ve din olmalıdır.
(Pazarlı 1987, 39)

İsrail siyonizmi ABD ve ittifakları ile çoluk çoçuk,yaşlısı,kadını demeden eli silahsız insanlara vahşice saldırmakta ve katliam yapmaktadır.
Alem-İ İslam uyumakta ve gür sadası yoktur maalesef.
Bununla da kalmayıp saldırıyı genişletmekte,hedefi Ülkemize kadar büyütmektedir.
Örfle,ecdatla,dinle alakası olmayan kendini Kürt kimliğine bürümüş ABD emrindeki örgütler ise,sinsi sinsi ülkemizin zayıf bir anını beklemekteler.
Muhâfazakâr Kürtler buna asla izin vermeyeceklerdir.
ABD bununla kalmayıp,batı Trakya’da,Yunanistan’da,Kıbrıs Rum Kesiminde vs. Üsler ile etrafımızı kuşatmak istemektedir.
Onun için birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardır.
Ahlâkî yapılanmaya,toplum değerlerine sahip çıkmaya ve kardeşliğe ihtiyacımız vardır.
İhanet şebekelerini çökertmeye,
fırsat vermemeye ihtiyacımız vardır.
İslâm Dini,iman edenlere iyilikleri emretmek ve kötülükleri de önlemek görevi vermiştir.

"Onlar, Allah'ı ve Âhiret'i tasdik eder, iyiliği yayar, kötülükleri önler ve hayırlı işlere yarışırcasına koşarlar.
İşte onlar salihlerdendir."
(Âl-i İmran, 3/114)

Ateş çemberinden kurtulmak için;
Ailedeki,Toplumdaki ve Ülkedeki bozulmaları önlemek için elbirliğiyle hepimizin gayretine ihtiyaç vardır.
Alem-İ İslâmın uhuvvetine,tesanüdüne destek olursak,kafir siyonistlerin hiçbir hükmü ve etkinliği kalmaz.
Şimdi acınacak noktadayız ve seyirci durumundayız.
Tez silkinip bu gaflet uykusundan uyanmalı ve harekete geçmeliyiz.
Savunma sanayimize güç katacak çalışmaları desteklememiz gerekir.
Birlikten kuvvet doğar ve hakimiyet genişler.
Henüz Türkî Cumhuriyetler bile birliği tam sağlamamış.
Tek Millet dediğimiz Azerbaycan bile Kıbrıs’ı hala tanımadı.
Dünya beşten büyük diye hergün haykırılıyor ama beşin gerisindekiler,tek ses çıkarmaktan aciz ve korkak.
BM tükenmişliğin eşiğinde.
Bunlarda ne demokratlık var, nede özgürlük.
İnsanlıktan nasibi olmayanlar,canavarca hükmetme çalışıyorlar.
Saldırgan tavırları,her türlü silahlarıyla zayıf ve güçsüz gördükleri toplumları ateşe atıyorlar.Vatansız bırakıyorlar.
Filistin,Lübnan,Suriye,Yemen,Irak bunlardan bir kaçı.
Hepsi birleşmiş,küfür tek millet olmuş ve her türlü ağır silahları kuşanmış ama bir Hamas’ı yenemedi.Zillet içinde kalacaklardır.
Bizler azim ve kararlılıkla mücadele eden bir millet olmalıyız.İnancımızla birlikte güçlü olmak zorundayız.
Hakkı haykıranların korkusu olmaz.
Soykırımcı Netenyahu ve işbirlikçilerinin akibeti hüsrandır.
BU BÖYLE BİLİNE !



Mustafa DEMİR

ATEŞ ÇEMBERİNDEYİZ

.

Tarih: 18.10.2024 20:51