Betül Altınsoy’un Yazar Esra Gür Karagülle İle Söyleşisi
HİKAYE YAZMA İŞİ EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR MEDİTASYON BENİM İÇİN
Kısaca kendinizi anlatır mısınız?
İstanbul doğumluyum. İlkokul eğitimini aldığım yıllarda İzmir Devlet Konservatuarı’nda yarı zamanlı öğrenci olarak bale eğitimine başladım. Klasik bale ile birlikte, piyano ve tiyatro gibi eğimleri yan meslek dersleri olarak gördüm. İlk iş hayatıma lise eğitimi esnasında, İzmir Devlet Tiyatrolarında sahnelenen “Boy Friend” isimli müzikal tiyatro da yer alarak başladım.
İşletme eğitimi tamamladıktan sonra çalışmaya başladım.
Karma resim sergileri oldu. Güzel sanatların her bölümünü çok severim ve yaratıcılık hayatımın merkezinde yer alıyor.
Güç kaynağım gönüllü adanmışlıktır. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Zekeriyaköy Şube Proje Koordinatörü ve aynı zamanda derneğin mentorleri arasındayım.
Evli ve bir kız çocuğu annesiyim. Son dönemde çalışmalarımı edebiyat üzerine yoğunlaştırdım.
Yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Soyut düşünceleri somut bir anlatıya dönüştürme süreci düşünceler, olaylar, mekanlar görsel olarak gerçek bir hikaye haline gelir. Yaratıcı ve eğlenceli bir yolculuk diyebilirim. Yaratıcılığın bir sınırı yok. Sınır ötesi hayallerde kurulabilir. Dolayısıyla derin ve karmaşık duyguları beraberinde getiriyor benim için yazmak. Hikayenin karakterlerini şekillendirmek, mekanları oluşturmak, kurgusal detaylar heyecan veriyor ve karakterlerle güçlü bir bağ hissediyorum bu da yazma sürecine sürükleyen itici bir güç oluyor benim için. İçinde yaratıcılık olan her şeyi çok seviyorum.
Okumadan kitap yazanlar için ne diyorsunuz peki?
Farklı dünyalara açılan kapıları aralamanın en iyi yoludur kitap okumak. Eğer yazar olarak kendinizi sürekli geliştirmek ve daha geniş bir okur kitlesi ile iletişim kurmak istiyorsanız edebiyat dünyası ile iç içe yaşamak önemlidir. Okumak, yazarlık yolculuğunun önemli bir parçasıdır çünkü bilgi edinmenin en etkili yollarından biridir. Değişik perspektifler kazandırır. Farklı dönemlerdeki yazarlardan, farklı kültürlerden eserler okuyarak dil becerisi, kelime dağarcığı, yaratıcılık hatta dünya anlayışımızı zenginleşir diye düşünüyorum.
Kitap ya da genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Çocuk kitapları yazmanın formülü var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?
İlk önce hangi görüşü sunmak istediğime karar veriyorum. Biz görüş sunuyoruz ki amacımız dünya barışı. Yani doğru duyguya özendiriyoruz kulağına kar suyu kaçırarak. Sonra olayları kafamda kurgulamaya başlıyorum. Bir nevi kuluçka gibi diyebiliriz. Başka bir işle meşgulken bile bilinç dışı fikirler oluşuyor. Ardından bir taslak hazırlıyorum. Burada artık karakterler, mekanlar, olay örgüsü… gibi her şey bellidir. Ama yazma sürecinde ufak değişiklikler yaptığım da oluyor.
Kahraman, mekan, sorun, çözüm. İşte bu dörtlü çok önemli çocuk kitaplarında. Hikayenin sonunda karakter, başlangıç durumundan mutlaka farklı bir durumda bulması gerekir kendini. Korkaksa cesur, cimriyse cömert… gibi. Minik okurlar kahramanın sorunu çözme şekli üzerinden aşılanıyor. Kendisi ileride benzer bir sorunla karşılaştığında okudukları ona tecrübe oluyor. Bir önemli nokta da anlatmayacağız yaşatacağız. Ayrıca çocuk kitaplarının sonu açık uçlu olmamalı.
Esin kaynaklarınız nelerdir? Yazarken nelerden beslenirsiniz?
Kendi çocukluk deneyimlerim, gözlem yapmak ve tabii sevgili ilham perim!
Eserleriniz arasında “göz bebeğim” diyebileceğiniz bir tanesi var mı?
EVET. “Bubu Türkan Saylan’ı Anlatıyor” isimli kitabım bana mutluluk veriyor.
Eserinizin birinci baskısı çok kısa sürede tükenince ne hissettiniz?
Tabii ki duygusal tepkiler verdim. Çok mutlu oldum, gözlerim doldu.
Biliyorsunuz kitabımın yazar telif haklarıyla ÇYDD “Anadolu’da Bir Kızım Var Öğretmen Olacak” projesi destekleniyor. İşin bu yönünü de düşününce içim içime sığmadı.
Son olarak belirtmek istediğiniz bir şey var mı?
Prof. Dr. Türkan Saylan’ın çocuklara ilham olması için yazdığım bu kitapta onun hayata bakışını, yaşam felsefesini ve yaptığı çalışmaları okuyacaksınız. Çocuk ve genç okurlarımın yanı sıra yetişkin okurlarımdan da çok severek okuduklarına dair geri dönüşler alıyorum. Özellikle Türkan Saylan’ı daha yakından tanımak isteyen herkesin okumasını öneriyorum.
Türkan Saylan’ın can dostu köpeği, Saylan vefat ettikten sonra depresyona girmiş ve çok kısa bir süre içinde aramızdan ayrılmış. Çocuktan al haberi demişler ama bu kez meraklı, heyecanlı Bubu’nun gözünden Saylan’ın yaşamına tanık oluyoruz.
Biraz önce de bahsettiğim gibi, bu kitabın yazar telifiyle “Anadolu’da Bir Kızım Var Öğretmen Olacak” projesini destekliyoruz. Bu sayıyı artırmak, gençlerimizin hayallerine ortak olmak müthiş bir şey… Büyük ya da küçük her katkı çok değerli. Ve her katkıda bir gencimizin hayatını değiştirebilir. Haydi siz de bu kitabı okuyarak bir kız çocuğuna yardım eli uzatın.
Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim. Sizi tanımaktan çok mutlu olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim. İlhamınız bol olsun efendim.
Ben de sizi tanımaktan dolayı çok mutlu oldum. Çok teşekkür ederim.