Betül ALTINSOY’un Yazar Seda Nida DEMİR ile Söyleşi
Merhaba, öncelikle âdettendir sorulur, kimdir Seda Nida DEMİR?
Merhaba, 93 yılının Ağustos sonunda, Bandırma’da doğdum, bir müddet orada sonrasında lise çağıma dek çok çeşitli şehirler ve ilçelerde büyüyerek yetişkinliğime eriştim. Babamın mesleğinden dolayı çok fazla ev ve şehir değiştirdiğimiz için bu benim hayatıma renkliliği, yalnızlığı ve çeşitliliği de beraberinde getirdi; çünkü kök salamamak demek biraz da kendini bulmaya çalışmak, alanını oluşturmak ve çok fazla şehirler ve insanlarla tanış olma halinin hep diri olması demekti. Denizin kıyısında ve ona daima aşık bir çocuk olarak büyüdüm; bugün, otuz yaşımda da bu durum hala böyle devam ediyor. Deniz sevgim, beraberinde bu işi mesleki hayatıma taşıma güdümü tetikledi ve üniversitede denizcilik (yat kaptanlığı) okudum, akabinde karaya demir atarak ilk hayalim olan ilk kitabımı yazdım ve onu okuyucu ile buluşturarak edebiyat dünyasına ilk profesyonel adımı atmış oldum. Sonrasında yazdığım bazı öykü ve şiirler derece ve ödüle layık görülerek seçki kitaplarına dahil edildi, ilk ödülüm 2022 Ece Ayhan Uluslararası Öykü ve Şiir Yarışması’ndan Merhaba Dünya alı öykümle almış olduğum dereceydi ve bunu takip eden aylarda da öykülerimle edebiyat mecralarında faal olmaya devam ettim.
Okuma ve yazma meşgalesi benim için çocukluğumdan yetişkinliğime değin hep bir hobiden fazlasıydı, hayatıma hala çok kuvvetle yön veren bu iki temel olguyla yaşama uğraşıma devam etmekteyim.
Günlük yazma pratiğiniz nasıl? Her gün düzenli yazıyor musunuz?
Evet, programımın çok yoğun olduğu dönemler haricinde muhakkak o çalışma masasının başına geçip düzenli bir şekilde yazmaya ve çalışmaya gayret gösteriyorum, çünkü istikrar ve disiplin olmadan iyi eserler de can bulamıyor. Her gün olamasa da haftanın en az dört gününü yazıya ayırıyorum kalanında da çok iyi bir okuyucu olmaya gayet ediyorum.
Kitabınızı yazmaya tam ne zaman karar verdiniz?
Çok küçük yaşta, bu hayal benim içime atılmış minicik bir tohumdu. Büyümenin bahçesinde o tohum da içimde güneş ve suyunu alarak büyümeye devam etti ve bir gün fidan olarak dünyaya geldi, akabinde güzel bir ağaç oldu ve köklerini derinleştirip büyüyerek ve her bir dalından başka bir çiçek vererek var olmaya devam ediyor. Yani özetle, bu hayal hep vardı onu kararlılıkla hayata geçirmeye karar verdiğim yaş ise yirmilerimin ortalarına tekabül eden dönemdi.
Kendini gerçekleştirmiş olmak nasıl bir duygu?
Çok gururlu ve çok tamamlanmış hissettiren bir duygu. Bir gayem vardı ve bunu başarıyla gerçekleştirmiş olmaktan ötürü çok gururluyum. Benimle gururlanan ailem, eşim ve çevremin övgüleri ve desteği de daima bana güç veren bir şey.
Yeni öykü kitabı çalışmalarınız var mı, varsa nelerdir?
-Çeşitli mecralarda öyküler yazıyorum fakat öykü kitabı dosyası oluşturmadım, belki ilerleyen zamanlarda bunu düşünebilirim. Yeni bir roman çalışmam var, yakında okuyucusu ile buluşmasını temenni ettiğimiz güzel bir çalışma oldu. Yeni yılla beraber ikinci kitabım da bu dünyaya doğuyor olacak, bundan dolayı çok mutluyum. Öykü çalışmalarıma da okuyucular online olarak İshak Edebiyat ve Mahal Edebiyat Dergi’nden ulaşıp okuyabilirler.
Yazdığınız bir kitabın raflarda yerini aldığını görmek nasıl bir his?
Benzersiz, gururlu ve çok duygulu; çocuğunuzu üniversiteden başarıyla mezun ettiğinizi ve çocuğunuzun o kürsüden size gülümsediğini görmek gibi bir his.
Yazarken ilham veya motivasyon kaynağınız nelerdir? Biraz bahseder misiniz?
Gözlem ve empati, yazmanın olmazsa olmaz iki temel taşı; sanırım ilham olarak da bu iki temel olgu ve ciddi anlamda ‘görmek’ yetiyor. Aslında sanıldığı gibi ilham bir anda gelen ve yokluğunda da bir şey yazılamadığı zannedilen bir şey değil. Siz ne zaman o yazı masasının başına geçer ve odaklanırsanız ihtiyacınız olan ilham da sizinle o masaya oturur. Yoksa oturup gelmesini beklemek gibi bir durum tabii ki söz konusu değil. Motivasyon kaynağım ise neşem, bana güç veren eşim ve ailem, yaşama sevincim ve başarılarım.
Yazdığınız metnin bitmiş olduğunu nasıl anlıyorsunuz? Bitmesi bir yana, bir dergiye gönderebileceğiniz kararını verirken, kendi kendinizle hesaplaşırken göz önünde bulundurduğunuz kıstaslar nelerdir?
Güzel bir soru, teşekkürler. Yazdığım metnin sonuna geldiğimde içimde bir ferahlama ve rahatlık hissediyorsam, doğru taşları doğru yere koymuş ve o evin inşasını bitirmişim demektir. Aksi olarak de eğer metin bittikten sonra içimde rahatsızlık kırıntıları varsa muhakkak revize ederek metni yeniden elden geçiririm. Aslında içgüdüleriniz ve kullandığınız teknik size yardım ediyor; kafanızda oluşan kurgu, uygun ve doğru bir teknikle, doğru kelimelerle işlenmiş ve vermek istediğiniz o şeyi önünüzdeki kâğıtta verebildiğinizi düşünüyorsanız gerisi geliyor. Dergi ve mecralara gönderme kararımdan evvel kendimle hesaplaşmamda da şu soruları soruyorum kendime: İyi bir metin mi? Söylemek istediklerimi doğru bir şekilde anlatabildim mi? Anlam kayması veya vermek istediğim mesajın çizgisinden saptım mı? Okuyucuya metni dikte mi ettim yoksa onlara rahatça yorumlamaları için o alanı sağlayabildim mi? Hem yazar hem okuyucusu için bu, keyifli bir metin mi? Gönderecek olduğum edebiyat dergisinin koşullarını sağlayabiliyor muyum? Bu sorulara doğru cevabı verebiliyorsam tüm kıstaslar karşılanmış demektir.
Güzel ve keyifli bir sohbetti. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Evet kesinlikle ben de çok mutluluk duydum, gazetenizde beni ağırladığınız için teşekkür ederim. Son olarak eklemek istediğim, Kelebeğin Ayak Sesleri’ne aldığım olumlu-olumsuz tüm geri bildirimler için okuyuculara teşekkür ederim. Okuduktan sonra görüş ve yorumlarını benimle paylaşmaları beni hep çok mutlu ediyor ve edecektir. Sizlerin nezdinde tüm okurlara da teşekkür etmek isterim. Yolu edebiyattan geçen her şey zenginleştirici ve dönüştürücüdür, kitapla ve yazıyla kalmaya devam edelim. Teşekkürler.
Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.
Çok teşekkür ediyorum, bilmukabele.