DUYARLI YÖNETİCİLER İNSANI VE ŞEHRİ YAŞATIR
Her insan bir dünyadır. Aklını kullanan, ihtiyaçlarını zamana ve şartlara göre şekillendiren, üreten ve
tüketen varlık. Kainattın tamamıyla dolaylı veya dolaysız alakalı. İyiliğe ve doğru yönlendirilince duyarlı,
ahlaklı, erdemli, faydalı olan insan; yanlış şekillendirilince başta kendisi olmak üzere tüm çevresine zararlı
bir canavara dönüşebilen canlı.
Şehrin her tarafına atlamadan tüm evlerin içine girilmeli tüm çocuklara ulaşılmalı. Ulaşılmayan tek bir çocuk kalmamalı. Yoksa arada bir yapılan seminerler, birkaç çocuğa bir iki oyuncak vermekle. Şehrin belirli yerlerine yapılan oyun parkları ile göstermelik düzenlenen eğlencelerle, palyaçolarla çocuk yetiştirilmez! Bir gülle bahar gelmez! Çocukları insan olarak yetiştirmek için çok daha büyük sosyal projeler, programlar, zaman ve ekonomiye ihtiyaç vardır.
Doğru eğitilmeyen çocuklar büyür, futbol maçında holiganlık yapar, maç erteletir. Konsere gider
konseri dinlemek yerine tuhaf ve anlamsız davranışlar gösterir, oyun parkında oyuncaklarla oynamak
yerine oyuncaklara zarar verir. Ekonomik yetersizlik durumunda her şeyi mubah gören, sürekli zarar
veren biri olarak ortaya çıkar. Yetiştirilemeyen çocuklar için cezaevleri, ıslah evleri, yetimhaneler inşa ederiz.
Kapalı kapı yoktur; yanlış anahtar vardır. (Mevlana)
Evet yapılacak çok şey var. Sosyal çevre çok önemli. Şehrin her köşesinde parklar olmalı, eğitmenler,
ebeveynler, yöneticiler tekrar eğitilmeli, bu sürekli kontrol edilmeli. Yapılan tüm çalışmalar
raporlanmalı ki alınan mesafeler, oluşan veriler bir sonraki planlamalarımızı yapmamıza dayanak olsun.
Yanılmayalım! Kendi çocuğumuzu iyi ve güzel yetiştirmek yeterli olmayabilir.
Çocuk eğitimi bir toplumsal duyarlılık işidir... Sadece kendi çocuğunu yetiştiren toplumlar, çocuklarını
duyarsızlara yem olarak yetiştirir.
Duyarlı yöneticiler insanı ve şehri yaşatır.
Devlet, devletin atadıkları, belediyeler, kendini STK olarak tanımlayanlar, ticaret odaları, topluma yön
verme durumunda olan herkes... Sorumluluk almalı neslin doğru yetişmesi için göstermelik göz boyamadan vazgeçmeli. İki ağaç ekmekle, birkaç park açmakla, beş on öğrenciye bilet parası
vermekle sorumluluk bitmez. Vicdanlar temizlenmez. Kayıp giden, vasıfsız büyütülen, ışığını kaybetmiş,
katkı yerine yük olarak büyütülen çocuklardan herkes sorumludur.
Bahar bir çiçekle başlar.
Herkes üstüne düşen sorumluğu yerine getirmeli, gelecek adına istisnasız tüm
çocuklara ulaşılmalı, bu yönde programlar yapılmalıdır.
Vakitte var imkân da var...
Aşçının rolü bedeni beslemek, yöneticilerin rolü ise zihni ve ruhu
beslemektir....
“Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir, Akdeniz olur
Gülümse!”
Saygılarımla...
Murat Erol