Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, Mısır'ın darbeci Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi Türkiye'ye davet etmesi ve iki ülke arasında stratejik işbirliğini geliştirme yönünde atılan bu adımlar, birçok kişi tarafından sorgulanan bir hamle olarak öne çıkıyor. Türkiye, 2013 yılında Mısır'da gerçekleşen askeri darbenin ardından, es-Sisi yönetimine karşı oldukça sert bir tavır almış ve demokrasinin gaspedilmesine yönelik eleştirilerini açıkça dile getirmişti. Ancak yıllar içerisinde, bölgesel dinamikler ve küresel güç dengelerinin değişmesi, ülkeleri siyasi pragmatizmle hareket etmeye zorladı.

Bu noktada akla gelen soru, bir zamanlar darbe yönetimine karşı duruş sergileyen Türkiye'nin, şimdi ne gibi bir stratejik kazanç beklediği ve es-Sisi gibi bir liderle neden işbirliğine ihtiyaç duyduğu oluyor.

Bölgesel Güvenlik ve İstikrar

Türkiye ve Mısır, Doğu Akdeniz'den Afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada etki sahibi olan iki önemli ülke. Bu bölgelerdeki enerji kaynakları, deniz sınırları, terörle mücadele ve mülteci krizi gibi birçok konuda iki ülkenin çıkarları kesişiyor. Ortadoğu'da yaşanan istikrarsızlıklar, özellikle de Gazze ve Filistin'deki siyonist rejim saldırıları, bölgesel bir işbirliği gerektiriyor. Türkiye, bölgesel aktörlerle, hatta daha önce düşman olarak görülen liderlerle bile işbirliği yaparak, bölgede barış ve istikrarı sağlamayı amaçlıyor olabilir. Ancak bu, Türkiye'nin demokratik değerlerinden taviz vermesi anlamına gelir mi? Yoksa bölgesel güvenliğin sağlanması adına stratejik bir zorunluluk mu?

Ekonomik İşbirliği ve Ticaret

Bir diğer önemli etken, iki ülke arasındaki ekonomik bağların yeniden tesis edilmesi olabilir. Türkiye'nin ekonomik kalkınma hedefleri doğrultusunda, Mısır gibi stratejik öneme sahip bir ülkeyle ticari ilişkilerin güçlendirilmesi, her iki ülkenin de yararına olabilir. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin yeniden yapılandırılması, ticaret, yatırım ve ekonomik kalkınma alanlarında yeni fırsatlar sunabilir. Ancak burada da kritik soru, bu işbirliğinin Türkiye'nin demokrasi ve insan hakları konusundaki duruşuna nasıl yansıyacağıdır.

Siyasi Pragmatizm ve Uluslararası İlişkiler

Sonuç olarak, Türkiye'nin es-Sisi yönetimiyle işbirliği yapma kararı, birçok kişi tarafından siyasi pragmatizm olarak yorumlanabilir. Uluslararası ilişkilerde ülkelerin zaman zaman ideallerini geri plana itip, somut kazanımlar elde etmek için esneklik göstermesi gerektiği bir gerçek. Ancak, bu esneklik ne kadar ileri gidebilir? Türkiye, darbe yönetimine karşı olan duruşunu korurken aynı zamanda stratejik çıkarlarını gözetmek zorunda kalıyor.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a sormamız gereken asıl soru şu: Es-Sisi gibi bir liderle işbirliği yaparak, hangi stratejik kazançları hedefliyoruz ve bu kazanımlar, Türkiye'nin demokratik değerleri ve insan haklarına verdiği önemle nasıl dengelenecek? Bu işbirliğinin uzun vadede Türkiye'ye getireceği yararlar, değerlerimizden taviz vermemize değecek mi?

Bu makalem, sadece bir düşünce egzersizi değil, aynı zamanda Türkiye'nin dış politika tercihleri üzerine derinlemesine bir sorgulama çağrısıdır. Zira, siyasi pragmatizmle hareket ederken, temel değerlerimizi unutmamak, Türkiye'nin uluslararası alandaki itibarını korumak açısından hayati öneme sahiptir.



Mehmet Salih SEYHAN

Darbeciyle Masaya Oturmak, Hangi Tavizler Veriliyor?

.

Tarih: 04.09.2024 09:04 Güncelleme: 04.09.2024 09:12