Bir ömrü devlete, millete, üretime, hizmete adamış insanlar… Yıllarca sabahın erken saatlerinde kalkmış, çarkları döndürmüş, ülkenin yükünü omuzlamış milyonlarca emekli…
Ama bugün, torununa harçlık veremeyen, pazara giderken fiyat sormaktan utanır hale gelen bir emekli profili ile karşı karşıyayız.
Emeklilik artık bir dinlenme değil, bir hayatta kalma mücadelesi.
Maaşlar Yetmiyor, Geçim Derdi Büyüyor
2024 itibarıyla en düşük emekli maaşı asgari ücretin yarısından bile az. Hayatın en kırılgan, en hassas döneminde insanlar, gıda fiyatlarıyla, kiralarla, ilaç giderleriyle boğuşuyor.
Emekliler artık ay sonunu değil, ayın ortasını bile getiremiyor. Süt, peynir, et… sofrada lüks oldu. Pazarda artık kilo değil, tane hesabı yapılıyor.
“Geçinemiyoruz” diyen emekli artık sadece bir slogan atmıyor, yaşadığını haykırıyor.
Enflasyon Karşısında Emeklilik Onuru Eriyor
TÜİK verileriyle market fiyatları arasında uçurum var. Emekliye verilen zam, daha cebe girmeden market raflarında buharlaşıyor. Elektrik, su, doğalgaz faturaları karşısında maaşın yarısı eriyip gidiyor.
Bir emekli soruyor: “Ben bu ülkeye 30 yıl çalıştım, şimdi bu yaşamı mı hak ettim?”
Bu sorunun cevabını vermesi gereken biz değiliz; vicdanı olan herkes.
Çalışan Emekli, Destek Değil Mecburiyet!
Emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan yaşlılarımız artık her yerde… Takside şoför, tezgahta kasiyer, pazarda seyyar satıcı…
Bu tablo gurur verici değil, tam aksine sistemin çarpıklığının en net göstergesidir. Emeklilik, insanın rahat bir nefes alması gereken bir dönemdir; tekrar geçim savaşı vermesi gereken bir dönem değil.
Ne Yapılmalı?
Bir ülkenin gelişmişliği, emeklisine verdiği değerle ölçülür. Eğer yaşlılarımız kuyruklarda sürünüyor, ilaçlarını alamıyor, ev kirasını ödeyemiyorsa; bu sadece ekonomik bir sorun değil, ahlaki bir krizdir.
Bu Sessizlik Daha Ne Kadar Sürecek?
Emekliler sustukça unutuluyor, yok sayılıyor. Ama artık ses verme zamanı. Bu köşe yazım bir isyan değil, bir çağrıdır:
Bu ülkenin emeklilerine hak ettikleri saygı, yaşam ve destek verilmelidir. Çünkü onlar bizim dünümüz, onlar bizim onurumuzdur