Kıymetli kardeşlerim: Malumunuz bu dünyada hiçbir şey tesadüf değildir. Kâinatı yaratan, yöneten ve her işini bir ya da birçok hikmete binaen yapan Allah vardır. Dünyada meydana gelen olaylara ve zulümlere de bazı hikmetlere binaen müsaade eden yine O’dur. Biz aciz kullara düşen ise, hikmetini bilmediğimiz olaylara “hikmet nazarıyla” bakmaktır.

Bugün aylardır devam eden ve belki de insanlığın şimdiye kadar şahit olmadığı çeşit çeşit zulümlerin, haksızlıkların yaşandığı Gazze zulmü vardır. Aynı bölgelerde Hz. Musa’ya zulmeden Firavunların günümüzdeki temsilcileri, çağdaş Firavunlar, mazlum Filistin halkına her türlü zulmü reva görmektedir.

Ahkemü’l-Hâkimîn olan Rabbimizin bu zulümlere sabretmesinin hikmetini tam bilemiyoruz. Ama biliyoruz ki, bize düşen elimizden geleni yapmak, tevekkül etmek ve olaylara hikmet gözüyle bakmaktır. Zira 

Kur’an bize şöyle sesleniyor:

“Sizin hoşunuza gitmeyen bir şey hakkınızda hayırlı olabilir. Hoşunuza giden bir şey de hakkınızda şer olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 216)

O halde bize düşen, bu hadiselerde “hayır” aramaktır. Ne zaman ve nasıl tezahür edeceğini bilemeyiz. Ama eminiz ki Allah ya bu dünyada ya da âhirette mutlaka adaletini tecelli ettirecek ve gizli hayırları ortaya çıkaracaktır.

Bu noktada Kehf Sûresi’nde anlatılan Hz. Musa (a.s.) ile Hz. Hızır (a.s.) kıssası bize istikametli bir bakış açısı verir. Hz. Musa(a.s.) gibi ulu'l azm bir peygamber bile bazı hadiselerin iç yüzünü sorgularken, biz kulların tüm hikmetleri tam anlaması mümkün değildir. Dolayısıyla Filistin meselesine de bu bakışla yaklaşmak gerekir.

Allah dilerse bir anda zalimleri helâk edebilir. Ama bazı hikmetlere binaen bunu erteliyor ya da bazı hikmetlerin gerçekleşmesini bekliyor. İşte bu hikmetlerden biri de bugün Avrupa’da İslam’a olan hızlı yöneliştir.

Geçenlerde bu süreci yakından takip eden bir imam arkadaşla konuşuyorduk. “Yıllarca tebliğ yapılsa Avrupa’da İslamın uyanışı ve kabul görmesi için bu kadar etkili olmazdı. Avrupa’da ve diğer gayr-i İslami ülkelerde çok ciddi bir şekilde İslam’a yöneliş var” dedi.

İsrail’in zulümlerinden sonra İslam’a olan teveccühü görünce Bediüzzaman Said Nursî’nin yıllar önce verdiği şu müjde akla geliyor:

“Avrupa, İslamiyet’e hâmiledir; bir gün bir İslam devleti doğuracaktır.”

Nitekim bugün Filistinli Müslümanlara yapılan zulümlerden sonra Avrupa’da milyonlarca insan Filistin halkının direncinden, sabrından ve “Hasbunallahu ve ni‘mel vekil” deyişlerinden etkileniyor; İslam’ı araştırıyor ve Müslüman oluyor. Avrupa’da İslam lehine yürüyüşler, her gün artan ihtidalar bunun açık bir işaretidir.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle:

“Eğer biz, doğru İslamiyet’i ve İslamiyet’e layık doğruluğu ef‘alimizle izhar etsek, sair dinlerin etbaları fevc fevc (dalga dalga) İslamiyet’e gireceklerdir.”

Bugün maalesef birçok İslam ülkesinde yanlış yaşantılar, rüşvet, yolsuzluk, zulüm ve haksızlıklar İslam’a gölge düşürmektedir. Ama Filistinli kardeşlerimiz bu noktada adeta bizlerin yapamadığını yapıyor; sabırları, tevekkülleri ve ihlâslarıyla doğru İslam’ı dünyaya fiilen gösteriyorlar.

Görünen o ki; onların bu samimi mücadelesi Avrupa’da ve diğer gayr-i İslami ülkelerde büyük bir uyanışa vesile oluyor. Belki de bu, Bediüzzaman’ın müjdesinin gerçekleşmesine zemin hazırlıyor.

Ama unutmayalım ki; bu zulme sessiz kalan, çıkarları için göz yuman, hatta destek olan İslam ülkeleri de “Zulme rıza zulümdür” kaidesi gereğince ya bu dünyada ya da âhirette karşılığını görecektir.

Ve İbrahim Hakkı Hazretleri’nin dediği gibi:

Deme niçin şu şöyle,

Yerindedir ol öyle,

Bak sonunu seyreyle,

Mevlâ görelim neyler,

Neylerse güzel eyler.



Metin ÖZMEN

Gazze sadece bir zulüm değil, aynı zamanda bir uyanışın habercisi mi?

.

Tarih: 28.08.2025 14:11 Güncelleme: 28.08.2025 14:11