Gazze'de yaşanan insanlık dramı, acı verici bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Sivil kayıpların artması, altyapının zarar görmesi ve insani koşulların her geçen gün kötüleşmesi, acil ve kalıcı bir çözümün ne kadar elzem olduğunu bir kez daha gösteriyor. Gazze Savaşı'nın neden durdurulmadığı sorusu, hem bölgesel hem de uluslararası boyutta birçok kompleks dinamiğe işaret ediyor. Temelde, İsrail-Filistin çatışmasının tarihsel, toprak ve siyasi kökenleri üzerine inşa edilmiş derin husumetler ve güvensizlikler yatmaktadır. Ayrıca, taraflar arasındaki siyasi hedefler, dış güçlerin müdahalesi ve uluslararası toplumun çözüm arayışlarındaki yetersizlikler de süreci zorlaştıran etkenler arasında yer almaktadır. Dünya Müslümanlarının sessizliği ise genellikle siyasi, ekonomik ve iç dinamiklerden kaynaklanmaktadır. Müslüman ülkeler arasındaki bölünmüşlük, uluslararası ilişkilerdeki dengeler, iç sorunlar ve siyasi çıkarlar, Müslüman dünyasının ortak bir ses çıkarmasını engelleyebilmektedir. Ancak, bu acı verici duruma sessiz kalmak insanlık vicdanıyla bağdaşmaz. Insanlık, bu tür acımasızlıklara karşı duyarlı olmalı, barış ve adil bir çözüm için çaba sarf etmelidir. Dünya liderlerinin, insan haklarına saygı, adalet ve barış temelinde tavır almaları, bu yönde adımlar atmaları gerekmektedir. Sonuç olarak, Gazze'deki insanlık dramı karşısında sessiz kalmak, vicdanların ve insanlığın sorgulanmasını gerektiren bir durumdur. Her birimizin, bu acıya son vermek için elimizden geleni yapma sorumluluğu vardır. Vesselam…