Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadislerinde zamanın ne denli kıymetli olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir:

“Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin: Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin ve ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin.”

Bu hadis, gençlik döneminin değerini vurgulamakta ve bu kıymetli zaman diliminin boşa harcanmaması gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır. İnsan, yaşlanmadan ve elden ayaktan düşmeden önce gençliğinin kıymetini bilmelidir. Çünkü gençlik, insan hayatının en dinamik ve verimli dönemidir. Ancak bu süreç, saman alevi gibi gelip geçen kısa bir zaman dilimidir. Bu yüzden dünya ve ahiret dengesi gözetilerek iyi değerlendirilmelidir.

Halk arasında sıkça kullanılan “gençliğini yaşamak” tabiri, genellikle nefsânî arzuların peşinde koşmak şeklinde algılansa da aslında bu, insanın en verimli çağında iyi bir birey ve iyi bir Müslüman olma yollarını araması anlamına gelmelidir. İbadetin belirli bir yaşı veya sınırı yoktur. Buluğ çağına eren her birey, dinî sorumluluklarını yerine getirmekle mükelleftir. Üstelik ölümün ne zaman geleceği de bilinmez. Bu nedenle gençlik, dünya ve ahiret saadeti için en iyi şekilde değerlendirilmelidir.

Dinimiz her alanda israfı haram kılmıştır. İsraf denildiğinde genellikle mal ve eşya israfı akla gelse de en büyük israf, insanın ömrünü ve özellikle gençliğini boş ve faydasız işlerle tüketmesidir. İnsan hayatının en önemli çağı olan gençlik dönemi, çocukluktan çıkıp ergenlikle başlayarak olgunluk çağına kadar devam eder. Bu yüzden İslam, gençliğin güzel geçirilmesine büyük önem vermiş ve gençlerin iyi yetişmesi konusunda ebeveynlere ve topluma büyük sorumluluklar yüklemiştir.

Gençlerin hem maddi hem de manevi anlamda donanımlı yetiştirilmesi önemlidir. Manevi gelişimin temelinde inanç yer alır. Gençlik, Allah’ı, Peygamberimizi ve İslam’ı öğrenme ve iman hakikatlerini kalbe yerleştirme çağıdır. Eğer gençler, inanç ve imanla ilgili temel hakikatleri zamanında öğrenmezse, ilerleyen yaşlarda dünya ve ahiret açısından sıkıntılarla karşılaşmaları kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle gençlere kazandırılması gereken en önemli değerlerin başında iman ve inanç gelir.

İmandan sonra en önemli husus ibadetlerdir. Gençlere Allah’ın razı olacağı bir ibadet hayatı kazandırmalı ve bu konuda onları teşvik etmeliyiz. İbadetlerin başında namaz gelir. Yüce Rabbimiz, namazın önemini Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirmektedir:

“Ey Muhammed! Kitaptan sana vahyolunanı oku ve namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah’ı anmak ise elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı bilir.” (Ankebût, 29:45)

Bunun yanında, oruç da önemli bir ibadettir. Ancak ibadet, sadece şeklen yerine getirilmesi gereken bir görev değil, ruhen ve ahlâken insanı olgunlaştıran bir eylemdir. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, Allah’ın onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur. Nice oruç tutanlar vardır ki tuttukları oruçtan kendilerine kalan sadece açlık ve susuzluktur.”

Buradan anlaşılıyor ki namaz, oruç ve diğer ibadetler, insanı kötü alışkanlıklardan ve ahlaki zaaflardan koruyan bir kalkan görevi görmektedir. Namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülüklerden uzak tutarken; oruç, insanın nefsini terbiye etmesine yardımcı olur. Bu yüzden gençlerimize ibadet alışkanlığı kazandırmak için onlara güzel örnek olmalı, ibadetin sadece bir sorumluluk değil, aynı zamanda manevi bir kazanç olduğunu anlatmalıyız.

Gençlik dönemi, insanın hayatını şekillendiren en kritik zaman dilimidir. Bu nedenle gençlerimize güzel ahlâk, ibadet bilinci ve sorumluluk duygusu kazandırmak, hem ailelerin hem de toplumun en önemli vazifelerinden biridir. Gençler, bu değerleri hayatlarına ne kadar erken yerleştirirse, gelecekte o kadar bilinçli, huzurlu ve başarılı bireyler olacaklardır.



Muhammed Emin SEYHAN

Gençlik Döneminin Önemi

.

Tarih: 09.02.2025 20:30