Arkadaşlar! 

Risale-i Nur, yirminci asrın Müslümanlarını ve bütün insanları koyu fikir karanlıklarından ve müthiş dalalet yollarından kurtarmak için müellifin kendi ihtiyarıyla değil, bir ihsan-ı İlahî olarak yazılmış olan ilhamî bir eserdir. İşte insan üzerindeki tesiri pek büyük olan böyle bir eseri devamlı olarak, teenni ile ve lügatların manalarını öğrenerek, dikkatle okuyabilseniz geceli gündüzlü çalışan birçok Nur talebeleri gibi siz de büyük bir huzur ve saadete kavuşursunuz. Hem gayet cevval ve faal bir hale gelirsiniz. O kudsî eserleri günlerce okuyabilmenin İlahî hazzı ile çırpınırsınız. Bu gibi kıymeti ölçüye sığmayan eserlerle meşgul olabilmek için beş dakikayı bile boşa gidermezsiniz. Ve hem daima cebinizde, çantanızda Nurları taşımak, okumak, daima okumak için zamanlarınızı büyük bir kıymetle kıymetlendireceksiniz. Nurları okumak sevgisiyle, Nurları okumak heyecanıyla, Nurları okumak ihtiyacıyla yanacaksınız. 
 

Evet arkadaşlar, Risale-i Nur öyle cazibedar bir eserdir ki Risale-i Nur’la Kur’an’a ve imana hizmet etmenin kudsiyet ve büyüklüğünü anladıkça, dünyada iken sizleri cennete davet  etseler böyle mukaddes bir vazifeyi, böyle ulvi bir saadeti şimdi bırakıp gitmek istemeyeceksiniz. İman cihetiyle ve imanı kurtarmak davasına hizmet etmek gayesiyle, dünyanın bir manevî cennet hükmünde olduğunu hissedeceksiniz. 
 

Risale-i Nur’a çalışanlar, iman ve İslâmiyet hizmeti uğrunda öyle bir feragat ve fedakârlığa sahip olmuşlar ki onlarda menfaat-i şahsiye denilen âdi ve bayağı maksatlar yer bulamamış ve tutunamamıştır. Zira Nur talebelerinde en birinci maksat ve en büyük gaye, rıza-i İlahîdir. Allah’a hadsiz şükürler olsun; Risale-i Nur’a çalışmanın, mukaddes kitabımız Kur’an-ı Azîmüşşan’a hizmet olduğunu öğrenen uyanık ve kıymettar ve fedakâr arkadaşlarımız milyonları geçmiştir. Aklı yerinde olanlar için pek aşikâr olarak görünen bu hakikati hiçbir fert inkâr edememektedir. Allah için bir çalışma olan Risale-i Nur faaliyetlerinde, İlahî bir aşk ve şevkle, kalbî ve ruhî bir sevgiyle gece uykularını dahi feda edenler olmaktadır. 
 

Bakınız! Risale-i Nur’a hizmet eden Nur’un öyle hakiki talebeleri var ki onlardan birisine denilse: “Risale-i Nur yerine şu kitapları istinsah et de Amerikalı milyarder Ford’un servetini sana verelim.” Risale-i Nur’un satırlarından 
kaleminin ucunu bile kaldırmadan o bahtiyar talebe şöyle cevap verecektir: 
“Dünyayı servetiyle ve saltanatıyla verseniz kabul etmem. Çünkü Cenab-ı Hak, bize Risale-i Nur’un mütalaası ve hizmetiyle tükenmez, bâki bir hazine verecektir. Acaba sizin o dünyevî servetiniz beni mesud edecek midir? Bu şüphelidir. Fakat Rabb’imizin ihsan edeceği bâki servet ile hakiki bir saadete kavuşacağımızda şek ve şüphe yoktur.” 
 

Kıymetli kardeşlerim! 
 Risale-i Nur’un yüksek değerini anlamakta veya onu işitip tanımakta biraz gecikmiş olan gençler, içleri sızlaya sızlaya şöyle demektedirler: “Şu geç uyanan kıymettar gençliğimi fâni, geçici şeylerle zayi etmeyeceğim. Ancak ve ancak Kur’an’a ve imana hizmet uğrunda, sevgili Allah’ım ve sevgili Peygamber’imin emirlerine itaat yolundaki hizmetlere vakfedeceğim. Ancak böylelikle, bu muvakkat gençliğimde bâki bir gençliği elde etmiş olacağım.” 
 Risale-i Nur’a bu kadar bağlanıldığını görünce dünyadan alâkamızın kesildiği zannına varılmasın. Bilakis bu cihet, şu hatt-ı hareketimizle tebarüz eder: Mücerred isek işlerimizi, talebe isek derslerimizi, memur isek vazifemizi, tüccar isek ticaretimizi yapıyoruz. Dünyevî meşgalemiz ne kadar fazla bulunursa bulunsun, ders ve imtihanlarımız ne derece sıkı olursa olsun Risale-i Nur’a çalışmaya ve hizmete yine vakit buluyoruz ve bulabiliriz, zaman ayırıyoruz ve ayırabiliriz. Zira nasıl ki her gün ekmek, su ve havaya ihtiyaç var. Aynen öyle de bunlardan daha fazla olarak her gün Kur’an ve iman hakikatlerinden manevî gıdalarımızı almaya muhtacız. 
 

Evet, Risale-i Nur’la olan iştigalimiz, iş ve derslerimizdeki muvaffakıyeti kat kat artırarak bize kuvvet ve heves veriyor. Bizde, dünyaya din için çalışmak fikrini uyandırıyor. Bize vaktin kıymetini idrak ettiriyor. Takvim yapraklarının geri dönmeyeceğini kalp ve aklımıza tesirli bir surette ihtar ederek ömür sermayesi olan zamanımızı kıymetlendirmek şevk ve azmini veriyor. Çalışma saatlerinde şurada burada boşu boşuna veya lüzumlu zannına kapıldığımız ve fakat bizce faydasız şeylerle vakitlerimizi öldürmekten bizi kurtarıyor. Hattâ istirahat zamanlarında dahi iman hakikatlerine çalışma sevgisini husule getirerek rahmet-i İlahînin hareket içine dercettiği faaliyet zevkini tattırıyor, böylece fâni bir ömürde bâki bir hayatı kazanmanın yolunda yürütüyor.  

Kıymetli kardeşlerim! 
 Risale-i Nur’un yüksek değerini tam beyan etmek mümkün değildir. Onun kıymeti onu daimî ve sadakatle okuyanların ruhunu o kadar sarıyor, o kadar kendine râm ve meftun ediyor ki tahkikî iman mertebelerinde terakki eden o fedakârlardan birinin başına bütün din düşmanları toplanıp Risale-i Nur’dan vazgeçirmeye çalışsalar yine muvaffak olamazlar ve olamadılar. 
 Ben ki Risale-i Nur’u telif ile vazifelendirilen ve istihdam edilen Üstadın hizmetçisi olmayı en büyük bir nimet bilirim. Hizmetçisinin hizmetçiliğini yapmayı bir şeref addederim. Bu kalbî ve samimi bağlılığı çok görenler olabilir fakat hiç de fazla bulmamalıdır. 
 

Mesela, kıymetli bir eser okuruz, müellifine karşı içimizde az çok bir takdir hissi belirir. Molyer’in, Hügo’nun, Göte’nin eserlerine bir hayranlık duyarız. Acaba İslâm dininin rehberi olan Kur’an-ı Hakîm’i tefsir eden bir İslâm dâhîsinin şahsına karşı bağlılığın derecesi nasıl olmalıdır? O meşhurlardan birinin eseri kâğıda yazılırsa Bediüzzaman Said Nursî’nin Kur’an tefsiri olan Nur Risalelerini altın sahifelere nakşetmek lâzımdır. Dine muarız olmayan müstakim bir  
filozofun eserini tetkik için saatlerce çalışılırsa iki cihanın saadetini ders veren Bediüzzaman’ın eserlerini okumak için uykularımızı terk etmek gerektir. Evet, dünyevî bir kitaba beş lira ödersek Risale-i Nur gibi dünya ve âhirette insanı mesud kılan ve en yüksek bir mevki ve şerefe nâil olan bir tefsir-i Kur’an’a yüz lira veririz ve veriyoruz. İcab ederse onun neşri uğrunda servetimizi de feda etmek, İslâm cengâverlerinin torunları olan biz gençlere lâzım ve elzemdir arkadaşlar! 
 

Öyle ise geliniz kardeşlerim! 
 Nurların dersinde diz dize, hizmetinde el ele, cihad-ı diniyede omuz omuza verelim. Nurlardan nur almaya, imanî derslerinden ders almaya şiddetle muhtaç olduğumuz Nur Risalelerine beraberce çalışalım, görüşelim, konuşalım. Allah yolunda, din yolunda koşalım. Dinsizlere karşı mücadele bayrağını açarak, cihad-ı diniye meydanlarında hizmet-i imaniye muhitlerinde tatlı canlarımızı feda edelim. 

RN-Gençlik Rehberi/224



İhsan SEYHAN

GENÇLİK REHBERİ – 46

.

Tarih: 31.01.2025 19:01

YAZARLAR