Bugün orucun biridir
Tutanı Hakkın eridir
Mükafatı Allah’tan
Can-ı canan diridir.
Ramazan ayı Kur’an ayıdır.
Bu ayda Kur’an nazil olmuştur.Bereket ve mağfiretin bol olduğu bir aydır.
Sevabın derecesi belli olmayan ve mükâfatını sadece Yaradan tarafından belirlenen bir aydır.
Yapılan okuma ve zikirler,iyilikler bire bindir bu ayda.
Bu ayda açlığın ve susuzluğun ne demek olduğu,fakirlerin düşünüldüğü,vücudun sıhhat bulduğu bir aydır Ramazan.
İslam’ın temel esaslarından olan oruç tutmakla emredildiğimiz, her yılın bir ayına özel ibadet mevsimidir Ramazan.
Kul olduğumuzun farkına varma, nimetlerin değerini anlama, nefsi terbiye etme, toplumdaki muhtaç insanların durumlarını daha iyi anlama,beden sıhhatidir Oruç.
Cenâb-ı Hak, yeryüzünü hadsiz nimetlerinin bulunduğu bir sofra şeklinde yaratmıştır.
Bu sofrada yarattığı nimetlerle, kâinattaki en değerli misafir olan insanın etrafını donatmıştır.
Zehirli bir böcekten balı yediren,türlü türlü meyve ve sebzeleri bize hazırlayan Rabbimiz,elbette ki ihtiyaçlarımızı da bilmektedir.
Bu nimetler;
“Umulmadık yerlerden
(Talâk Sûresi, 65/3.)”
getirilerek insanın istifadesine sunulmuştur.
Akşam ezanı ile BUYURUN SOFRAYA der gibi,orucu açanlara melekler alkış tutar.
Acaba böyle ulvî bir kulluk mevsiminde, melekler gibi şerefli bir makamda ibadetle vakit geçirmek yerine, hayvanlar gibi yiyip içmeyi tercih edenler, insan ismine layık olurlar mı?
Ayrıca,oruç tutanlara açık alanlarda kafirlerin bile saygı gösterdiği bir durumda,alenen yiyip içenlerde hiç haya var mı?
Sadece adı Müslüman !
Ramazan ayındaki oruç,
nefsin firavunluğunu kırar ve insanın acizliğini gösterir.
Hadisin rivayetlerinde vardır ki:
Cenâb-ı Hak nefse demiş ki:
“Ben neyim, sen nesin?”
Nefis demiş:
“Ben benim, Sen sensin.”
Azap vermiş, cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş:
“Ben benim, Sen sensin.”
Hangi nevi azâbı vermiş, enâniyetten yani benlik ve gururdan vazgeçmemiş.
Sonra açlıkla azap vermiş.
Yani aç bırakmış. Yine sormuş:
“Ben neyim, sen nesin?”
Nefis demiş:
“Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim.”
(El-Havbevî, Dürretüt’l-Vâizîn, s. 11.)
Bedîüzzaman Hazretleri der ki;
Orucun ekmeli ise:
Mide gibi bütün duyguları;
gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır.
Yani muharremattan, malayaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevk etmektir.
Mesela dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak. Ve o lisanı, tilavet-i Kur’an ve zikir ve tesbih ve salavat ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmek…
RN-Ramazan İktisad Şükür/15
Ayrıca diyor ki;
“Evet, ramazan-ı şerifte güya âlem-i İslâm bir mescid hükmüne geçiyor.
Öyle bir mescid ki milyonlarla hâfızlar, o mescid-i ekberin köşelerinde o Kur’an’ı, o hitab-ı semavîyi arzlılara işittiriyorlar. “
İşte Ramazan ayının ve tutulan orucun kıymeti bu derece büyük ve faziletlidir.
İslâm Âleminde ve dünyaya yayılmış Müslümanlarda yapılan ibadet ile birliktelik,bize kulluğumuzun ve insanlığımızın bir nişanesidir.
NE MUTLU BU SAADETİ YAŞAYANLARA…
Ramazan Ayınız ve Orucunuz mübarek olsun.