Zekeriya KAYA
Tarih: 04.06.2022 10:27
İLAHİ AŞK
Ey Allah’ım ! Vedud isminle bu sevgiyi sen koydun kalbime.
Sevdirmeseydin sevebilir miydim? Sana Vedud isminle seslenmek istiyorum.
Bir cilvesiyle bütün aşıkları kendinden geçiren Ey Vedud! Kays’ı Mecnun’a çeviren Leyla değildi. Ferhat’a dağı deldiren Şirin değildi. Züleyha’ya güzelliğini ve tacını kaybettiren Hz. Yusuf değildi. Hz. Muhammed’i (S.A.V) miraca çıkaran Burak değildi. Senin kalplere yerleştirdiğin aşk ve sevda bütün kullarını kendinden geçirdi. Kimisi Mecnun olup çöllere düştü, kimisi eline kazmayı alıp dağları deldi. Kimisi mahşeri beklemeden Burak’a binip sana geldi. Karşına çıktı. Seni en iyi tanıyan; “Seni hakkıyla tanıyamadık.“ İfadesini kullandı. Bu ifade mümin kullarının kalbinde heyecan uyandırırken gözlerinden göz yaşı şeklinde yağmurun toprağa gelişi gibi usul usul, sessiz bir şekilde yanaklarından süzüldü. Ve akla şöyle bir soru geldi Ey Vedud! Ya seni hakkıyla tanısaydık! Acaba Mecnun ne yapardı? Ferhat nasıl hareket ederdi? Peygamberimiz senin yanına gelmek için Burak’a biner miydi? Cennet ve Cehenneme ihtiyaç kalır mıydı? Yunus Emre; ”Cennet Cennet dedikleri, üç beş köşkle bir kaç huri, isteyene sen ver onu, bana seni gerek seni...” İfadelerinin yerine hangi ifadeleri kullanırdı?
Ey Vedud! Senin bir cilvenle yıldızlar ,gezegenler ,hücreler ,zerreler ... Kainatta hareket eden her şey Sema’a kalkan Mevlevi gibi kendinden geçmiş bir halde durmadan hareket eder. Milyonlarca yıldır semavat sahifesindeki yıldızlar, güneşler, gezegenler senden aldıkları; ”dön!” emrinin neşesiyle aynı yörüngede, aynı hızla hiç durmadan gezerler ve dönerler.
Rüzgarların, fırtınaların, kasırgaların, tayfunların çıkardığı “Hu! Hu!” sesi aşıkın maşuka seslenme nidasıdır. Zaman zaman yıkıcı etkileri sevgiliye seslenirken sesi iyi ayarlayamamaları ve sevgilinin nazındandır. Yağmurun şıpıltıları sevgiliye “Hışt! Hışt!” Diye seslenmekten başka bir şey değildir. Gök gürültüsü ve şimşeklerin naraları, sevgiliye; “Seni seviyorum ve aşkımı bütün kainata haykırarak ilan ediyorum! Duymayan ve bilmeyen hiç kimse kalmasın!” Demektir.
Ey Vedud! Senden aldığı bir cilveyle anne hem dünyasını hem de ahiretini evladı için feda eder. Şehit ölüme gülerek gider. Sana kavuşmanın heyecanıyla ölümü bile korkutur. Azraili telaşa düşürür. Seni o kadar çok sever ki sen ona ölümün tadını değil; sevdanın, aşkın tadını tattırır, ona öldüğünü bile hissettirmez, adeta ölümsüzlük kevserini içirirsin.
Ey Vedud! Sen bizi ne hale getirdin. Kalbimizin bir tarafı sana olan sevdayla, aşkla, heyecanla çarparken; kalbimizin diğer tarafı senden uzak, gurbette senin tecellilerinle avunurken yine senin hasretinin hüznüyle adeta tekliyor.
Ey Vedud! Belki senin için Mecnun olup çöllere düşemedik, Ferhat olup dağları delemedik, Yunus olup artık Cenneti de istemiyoruz sadece seni, tek seni istiyoruz diyemedik. Senin nurunu hakkıyla kalbimizde yerleştirip kendimizden geçemedik. Güneşe bağrını açan okyanuslar gibi buharlaşıp gökyüzüne doğru yükselip sana doğru gelirken bir soğuk hava kütlesine rast gelip; ”Sana gelmek istedim ama gelemedim. Madem gelemedim yağmura muhtaç varlıklara rahmete bürünüp, tekrar senin esmanla görünüp kullarına aşkla ineceğim. ”Diyemedik. Ama seni sevdik. Her namaza duruşum, aşıkın maşukun huzuruna çıkmasıdır. Her Fatiha okuyuşum, habibin mahbuba okuduğu bir kasidedir, bir gazeldir, bir aşk-namedir. Ey Vedud! Madem sen her şeye bedelsin. Madem sen her şeye yetersin. Madem sadece sen varsın ve sen varken Cennete bile gerek yoksa ...
O halde beni senin rızan, senin sevdan dışında gereksiz işlerle uğraştırma! Sadece sana hizmet eden bir köle, sadece seni seven bir habib ve sadece sana tapan, sana ibadet eden bir Abdullah eyle!
Ey Vedud! Sana aşık olduktan sonra hakiki Leyla’yı arayan Mecnun, sırtını Hz. Yusuf’a dönen Züleyha, Cenneti istemeyen sadece seni isteyen bir Yunus eyle!
Ey Vedud! Beni seven Muhammed’imi (SAV) sevsin ve ona itaat etsin buyuruyorsun. Ona habibim diyorsun. Ona Habibullah diyorsun. Ne olur bizi de senin muhabbetini celbeden birer Muhammed-i Ruh, birer Muhammed ve muhabbet nefesli yar eyle! Sevda yükünü omuzunda taşıyan, bir elime güneşi diğer elime ayı verseniz ben yine de bu sevdadan vazgeçmem diyen; sana olan aşkı, sana olan sevdayı en büyük dava edinen KEREMLER, FERHATLAR, YUNUSLAR, MEVLANALAR, LEYLALAR, ZÜLEYHALAR, ELİFLER vs. Eyle!
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —