Türkiye’de yaklaşık 100 bin cami var. Her biri, Müslüman toplumun ibadet merkezi olarak hizmet veriyor. Ancak bu camilerin altında evsizler için bir barınak ya da yoksullar için bir aşevi bulmak neredeyse imkânsız. Bunun yerine, çoğunun altında ticari işletmeler, marketler ve otoparklar yer alıyor. Peki, İslam’ın özünde yer alan sosyal adalet ve yardımlaşma anlayışı ile bu durum nasıl bağdaştırılabilir?
Camiler Sadece İbadet Yeri mi?
İslam’ın ilk yıllarında camiler, sadece namaz kılınan yerler değil, aynı zamanda eğitim, sosyal yardımlaşma, adalet ve istişare mekanlarıydı. Peygamber Efendimiz’in (sav) Medine’de inşa ettiği Mescid-i Nebevî, sahabelerin ilim öğrendiği, ihtiyaç sahiplerinin barındığı, yoksulların doyurulduğu bir merkezdi. Hatta burada “Ashab-ı Suffa” adı verilen bir topluluk vardı; bunlar evsiz ve yoksul sahabelerdi ve caminin bir bölümü onların barınması için ayrılmıştı.
Ancak günümüzde camilerimiz, sadece ibadethane olarak işlev görüyor. Evsizler için bir barınak, yoksullar için bir aşevi yok ama dükkânlar, marketler, otoparklar var. Bu durum, camilerin asli fonksiyonlarından uzaklaştığını gösteriyor.
İslam’ın Sosyal Adalet İlkesi Nerede?
İslam, sosyal adalet ve yardımlaşmayı en güçlü şekilde vurgulayan dinlerden biridir. Kur’an-ı Kerim’de, “Yetimi sakın ezme. Dilenciyi azarlama” (Duha Suresi, 9-10) buyrularak, ihtiyaç sahiplerine merhametle yaklaşılması emredilir. Ancak bugün şehir merkezlerinde, camilere sadece birkaç metre mesafede yaşayan evsizler, kimsesizler var ve onlar için bir sığınak sağlanmıyor.
Camiler, toplumun en kutsal mekânlarıdır ve onların altındaki ticari işletmeler elbette gelir sağlayabilir. Ancak bu gelir, sadece caminin giderleri için değil, sosyal yardımlaşma ve hayır işleri için de kullanılmalıdır. Örneğin, neden her caminin altında bir aşevi veya geceyi geçirebilecek evsizler için bir alan olmasın?
Örnek Alınacak Modeller
Dünyada bazı camiler, İslam’ın sosyal yardımlaşma ilkesini yaşatan örnekler sunuyor. Örneğin, bazı Endonezya ve Malezya camileri, ihtiyaç sahipleri için barınma alanları ve ücretsiz yemek servisleri sunuyor. Avrupa’da ise bazı camiler, kış aylarında evsizleri barındırmak için kapılarını açıyor.
Türkiye’de neden benzer projeler hayata geçirilmiyor? Belediyeler ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yapılarak, camilerin sosyal dayanışma merkezleri haline getirilmesi mümkün. Cami altlarına kurulan ticari işletmelerin bir bölümü, sosyal yardımlaşma projelerine ayrılabilir.
Camileri Asli Görevine Döndürelim
Camilerimiz, sadece ibadet edilen mekânlar değil, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerine hizmet eden sosyal yapılar olmalıdır. Eğer İslam gerçekten yoksulların korunmasını, mazlumların gözetilmesini emrediyorsa, camilerimiz bu misyonu yerine getirmek zorundadır.
Bugün 100 bin camimiz var, ama evsizler hâlâ sokaklarda yatıyor. Oysa ki bu camiler, her gün binlerce insanın ziyaret ettiği, en güvenilir ve en kutsal mekânlar. Şimdi düşünme vakti: Marketler ve otoparklar yerine, bu camilerin altına bir aşevi veya barınak yapılsa, İslam’ın özüne daha uygun olmaz mıydı?