Mehmet Salih SEYHAN

Tarih: 13.06.2025 12:00

Kırılan Aileler, Kayıp Gençler: İntiharın Gölgesindeki Şehir

Facebook Twitter Linked-in

Son yıllarda Batman’da giderek artan intihar vakaları hepimizi derin bir endişeye sürüklüyor. Her yeni haber, yüreğimizde yeni bir yara açıyor. Gencecik hayatlar; anneler, babalar, eşler ve çocuklar bir hiçliğe düşüyor. Peki, biz bu sessiz çığlıkları gerçekten duyabiliyor muyuz? Yoksa sadece sosyal medyada birkaç “üzüldük” cümlesiyle geçip gidiyor muyuz?

Bana kalırsa bu vakaların temelinde iki büyük yara yatıyor: aile içi iletişimin yok denecek kadar zayıf olması ve İslamî değerlerden uzaklaşmamız.

Aile... ama Gerçekten Var mı?

Evler artık sadece duvarları olan yapılar haline geldi. Aynı sofraya oturulsa bile herkes başka bir dünyada. Anne-baba-çocuk arasında ne dertleşme var, ne gönül bağı. Sevgi cümleleri yerine eleştiriler, anlayış yerine suçlamalar yerleşmiş durumda. Kimse kimseyi dinlemiyor. Bir gencin içindeki fırtınayı ailesi fark etmiyor ya da umursamıyor. Hâlbuki “birlikte yaşamak”, sadece aynı evde nefes almak değil; kalben de birlikte olmaktır.

İnancın Yitimi, Umudun Tükenişi

İntihar eden birçok kişinin ortak noktası şu: “Yaşamak için bir sebebim kalmadı.” Peki, bir insan neden yaşamak istemez? Cevap açık: Çünkü umut kalmamıştır. Oysa ki İslam bize tam da bu umudu öğretir. Allah’a teslimiyet, sabır, dua... Zorlukta bile hayır aramak… Bu değerler azaldıkça, insanların hayata tutunacak dalı da kalmıyor. Ne yazık ki çağımızın modernleşme adı altındaki boşlukları, kalbi doyurmuyor.

Ne Yapmalı?

Batman’da bu acı tabloyu değiştirmek için öncelikle aileleri bilinçlendirmeliyiz. Anne-babalar çocuklarını sadece “büyütmekle” değil, anlamakla da sorumlu olduklarını unutmamalı. Eğitim kurumlarında psikolojik destek merkezleri güçlendirilmeli. Dinî hassasiyetlerle şekillenen bir manevî rehberlik mekanizması kurulmalı. Camilerde, okullarda, derneklerde yeniden merhamet ve umut temalı sohbet halkaları oluşturulmalı.

Bu toprakların çocukları, yalnızlıktan ve boşluktan değil; inançtan, sevgiden ve anlayıştan beslenmeli.

Unutmayalım:

“Bir canı kurtarmak, bütün insanlığı kurtarmak gibidir.” (Maide Suresi, 32)

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —