Uyuşturucuyla Mücadelede Sessizlik Suçtur
Batman’da son zamanlarda gençler arasında yaygınlaşan ve sokaklarımızı tehdit eden uyuşturucu sorunu, artık sadece bir bireysel felaket değil; toplumsal bir çöküşün habercisidir.
Çocuk yaşta madde kullanmaya başlayan gençler…
Park köşelerinde, okul duvar diplerinde, metruk binalarda hayattan koparılan hayatlar…
Ve biz hâlâ susuyoruz!
Uyuşturucu artık sadece bağımlının değil; onun ailesinin, mahallesinin, okulunun, şehrinin ve tüm bir toplumun sorunudur. Ama ne yazık ki mücadele edenler yok denecek kadar az. Ya da varlar ama sesleri yeterince duyulmuyor, desteklenmiyor.
Peki, bu şehirde onlarca kurum, yüzlerce dernek ve STK ne iş yapar?
Uyuşturucunun ulaştığı noktayı sadece emniyetten mi bekliyoruz?
Gençlik merkezleri, belediyeler, sağlık müdürlüğü, milli eğitim, diyanet, muhtarlar…
Hepsi bir arada olmalı, hepsi bu meselede elini taşın altına koymalı.
Ama görüyoruz ki çoğu ya konforlu koltuklarında sessiz ya da sadece sosyal medya fotoğraflarıyla mücadele ediyor gibi yapıyor.
Gerçek mücadele; sokakta başlar, okulda büyür, evde anlam kazanır.
Uyuşturucu kullanan gençler neden hâlâ sahipsiz?
Ailelerin feryadı neden yalnızca dört duvar arasında yankılanıyor?
Eğer Batman’da bir genç daha madde yüzünden kaybediliyorsa, bunun vebali sadece o gencin değildir. Bu şehirde bu konuyu görmezden gelen herkesindir.
Uyuşturucu yalnızca polisiye bir vaka değildir. Bu bir insanlık krizidir.
Şimdi, bu şehri yönetenlere ve söz sahibi olanlara sesleniyorum:
Gençler elimizden kayıp gitmeden, geleceğimiz kararmadan, çocuklarımızı toprağa değil hayata hazırlamak istiyorsak; artık silkelenmeli ve topyekûn mücadele etmeliyiz.
Bu meselede sessizlik suçtur.
Ve bu şehir artık sessiz kalmamalıdır.
Batman’da gençliğimiz göz göre göre eriyor.
Uyuşturucu belası çocuklarımızı, kardeşlerimizi, komşularımızı sessizce aramızdan alıyor. Artık gözlerimizi kapatamayız!
Şimdi açıkça soruyorum:
Soruyorum çünkü bu soruların cevabını sokaklar veriyor. Cevabı olmayan her soru yeni bir kayıp demektir.
Şehir olarak birlik zamanı. Bu mesele ne siyasi, ne ideolojik, ne kurumsal bir yarış konusudur. Bu mesele hayat meselesidir.
Her kurum, her STK, her birey, bu mücadelede taraf olmak zorundadır.
Ya bu kirli düzenle savaşacağız, ya da gözümüzün önünde bir neslin yok oluşunu izleyeceğiz.
Artık harekete geçin!
Gençlerimizi kaderlerine değil, umutlarına teslim edelim.