İçinde yaşadığımız coğrafyada güvenlik, trafik disiplini ve kamusal düzen çoğu zaman tartışmalı konular arasında yer alır. Türkiye’den komşu ülke Irak’a geçildiğinde, özellikle de Kuzey Irak bölgesine adım atıldığında ise insan ister istemez bazı detaylara şaşkınlıkla bakakalıyor.
Zakho ile Duhok arasındaki yaklaşık 70 kilometrelik yol güzergâhında karşılaştığım manzara, bir gazeteci olarak bende farklı duygular uyandırdı. Ortalama 3 ila 5 kilometrede bir karşınıza çıkan sabit radar sistemleri, sadece trafik güvenliğini sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda sürücüleri disipline eden bir caydırıcılık unsuru olarak çalışıyor. Bu radarların varlığı, gözlerden kaçmayacak kadar açık. Uyarı levhaları, önceden yerleştirilmiş semboller ve tabelalarla desteklenmiş. Yani “radar tuzağı” yok, bilakis açık ve dürüst bir sistem var. Hız sınırı ihlali yapan sürücü, cezasını da kendi hatasının sonucu olarak kabul ediyor. Bu, sistemin işleyişine duyulan güvenin bir yansıması.
Bu bölgede dikkatimi çeken bir diğer detay ise iş yerlerinin ve küçük esnaf dükkânlarının kapalı olduğu saatlerdeki hali. Tatil günlerinde ya da mesai bitiminde, iş yerlerinin önüne dizilmiş ürünlerin üstü basit bir brandayla örtülüyor, bazen sadece bir çarşafla kapatılıyor. Ne kilit var, ne çelik bariyer… Buna rağmen ürünlerin dokunulmadan sabaha kadar yerinde kalması, Irak hükümetinin hırsızlık ve kamu düzeni konusunda ne denli katı ve etkili yasalar uyguladığını açıkça ortaya koyuyor. Bu sade ama etkileyici manzara, “gelişmişlik” kavramını yeniden düşünmeye sevk ediyor insanı.
Her kavşakta bir trafik polisi görmek mümkün. Hava sıcak, zaman ağır ilerliyor belki ama görev başındaki polisler yerinde. Duruşları bile caydırıcılık taşıyor. Bu durum, trafiğin düzenli işlemesini sağlarken bir yandan da vatandaşlar arasında güven duygusunu pekiştiriyor.
Kuzey Irak’ın bu yüzü, genellikle medyada yer bulan kaos ve güvensizlik algısını yerle bir ediyor. Sınırın hemen ötesinde, bambaşka bir düzenin içinde buluyorsunuz kendinizi. Disiplinli trafik yapısı, caydırıcı güvenlik önlemleri, sade ama etkili esnaf anlayışı… Tüm bunlar, Irak’ın kendi içinde kurduğu farklı ve işler bir sistemin parçaları aslında.
Belki de asıl mesele, gelişmişlikte değil; anlayışta, düzeni sahiplenme biçiminde ve toplumun ortak bir sözleşmeye gönüllü olarak uymasında gizlidir.
Zakho’dan Duhok’a uzanan bu yolculuk, bana Irak’ı sadece haberlerde anlatılan bir ülke değil; yaşanan, hissedilen ve bazen de hayranlık uyandıran bir coğrafya olarak tanıttı. Belki bu yazı, sınırların ötesindeki güzellikleri görebilmemiz için küçük bir pencere olur.