“Olmayan” şeyler de “ol” deyip de olduranın oldurdukları değil midir aslında? Kafamızın karışmasına gerek yok. Yani, bizim duaya durup da olsun dediğimiz şeyler eğer olmamışsa bu da Rabbimizin bir emridir.
Bizler zaman zaman yanlış düşüncelere saplanabiliriz. Mesela en barizi, sürekli sanki alacaklıymış gibi davranıyoruz Rabbimize. Halbuki bizler ne yapıyoruz ki bu beklentimiz bu derece yüksek? Ve geleceği bilemediğimizden verilmeyenleri hakkımızmış ama verilmemiş gibi algılıyoruz. Duamızın oldurulduğunu varsayalım, gelecek günlerde belki de pişmanlık duyacağımız şeyler yaşayacağız.
“Hay ağzım kırılaydı da o şekilde dua etmeseydim,” diyebilecek olaylara gebe olabilir duamız. Kendim olmayan şeylere çok takılmam. Ve çok sürmez ki” Rabbim iyi ki olmamış” dediğim yüzlerce şeye tanık olmuşumdur
. Eminim sizler de geçmişe dönüp baksanız sizin de “iyi ki olmamışlarla” dolu boş avuçlarınız vardır.
Tam tersi de olabilir. Aslında olmasını hiç de murat etmediğiniz ve hatta bazen aklınıza geldiğinde hemen aklınızdan uzaklaştırdıklarınız şeyler bir bakarsınız ki sizi çepeçevre çevrelemiş. Olayın asıl kahramanı bile olmuş olabilirsiniz. İnanın vardır bir hayrı. Olanın da olmayanın da.
Özellikle evliliklerde çok yaşanan, kendince pişmanlıkları(!) dile getiren çok olur. Halbuki Mekke’de bir hanımla evlenmeye niyet eden ve Peygamberimize (sav), “Bana dua eder misin filanca hanımla evleneyim” diye gelen sahabeye Efendimizin(sav) cevabı şöyle olmuştur; “ Değil ben, gökten dört büyük melek inse ve onlar da dua etse, Allah yazmamışsa olmaz” Bu ne demek oluyor? Demek ki olan da olmayan da Rabbimizin izni dahilinde. O halde bize verilenlere kanaat edip, elimizdekilerle Allah yolunda en iyiye yolculuğa niyetlenmek çok önemli. Hayat ne bize ne de çevremizdekilere yaşamı zehir edecek kadar uzun değil ve öyle de bir lüksümüz yok.