Bu şehirde artık bir insanın ölmesi için büyük bir sebebe gerek yok.

Bir bakış, bir söz, bir borç, bir yanlış anlaşılma…

Hepsi bir anda bir gencin, bir babanın, bir evladın hayatını söndürmeye yetiyor.

Bir haftada kaçıncı kavga, kaçıncı cenaze kaldırdık?

Artık saymıyoruz bile.

Normalmiş gibi yaşıyoruz.

Silah sesine kulaklarımız alıştı, ölüm haberlerine yüreğimiz hissizleşti.

Batman bir şehir değil, tetik sesleri arasında nefes almaya çalışan bir cephanelik haline geldi.

Sanki herkesin belinde bir silah, cebinde bir korku, dilinde bir öfke var.

Konuşmak yok, dinlemek yok, sabretmek yok.

Bir anda el tetiğe gidiyor, hayatlar kararıyor.

Peki nasıl bu hale geldik?

Aileler öfke kontrolünü öğretemedi.

Okullar hayatın değerini anlatamadı.

Mahalle büyükleri “karışmayalım” diyerek sessizliğe sığındı.

Devlet sokakta dolaşan silahları toplayamadı.

Bizler ise olan biteni film izler gibi izledik.

Herkes suçlu ama kimse sorumluluğu üstlenmiyor.

Bu yaşananlar sadece “asayiş sorunu” değil.

Bu, toplumsal çöküşün ayak sesleri.

Geri dönülemez bir uçurumun kenarında bekliyoruz.

Bir genç öldüğünde sadece bir hayat sönmüyor;

bir annenin umudu, bir babanın omzu, bir ailenin geleceği yıkılıyor.

Sokaklarımız kanla, evlerimiz gözyaşıyla doluyor.

Devlet silahı toplamazsa,

aile öfkeyi terbiye etmezse,

okullar değer öğretmezse,

mahalle susmaya devam ederse

ve bizler “bana ne” demeyi sürdürürsek…

Bu şehirde kaybettiklerimizin listesi uzamaya, gençlik toprağa gömülmeye devam eder.

Artık yeter.

Şehrin bu karanlık kaderini değiştirmek zorundayız.

Yoksa geriye sadece boş sokaklar, kapanmayan yaralar ve “keşke”lerle dolu bir şehir kalacak.

Bu yazı bir çağrı, bir çığlık, yeter artık diyorum.

Silahı değil aklı konuşan bir şehir istiyoruz.



Mehmet Salih SEYHAN

Şehrin Üstüne Çöken Kara Gölge: Silaha Sarılan Nesil!

.

Tarih: 21.11.2025 12:00 Güncelleme: 21.11.2025 12:42