Aziz Kitabımızda büyük günahlardan sayılan ŞİRK yani O’na ortak koşmak pek çok yerde geçer. Mesela Nisa Suresi 36.ayet, Rum Suresi 13. ayet gibi.
Bu ayetleri okuduğumuzda hemen içimizden kocaman bir ESTAĞFİRULLAH çıkar en samimisinden. Peki içten söylediğimiz bu samimi sözcük, hayatımızın neresindedir? Yani hem ESTAĞFİRULLAH deyip hem nazar boncuğu takıyor muyuz?
*Fallarla arasınız nasıl? Yoksa sırf eğlence olsun diye bakan ve baktıranlardan mısınız?
* Gecenin bir vakti gelen mesaj, size o mesajı hemen 40 kişiye göndermenizi aksi takdirde başınıza musibetlerin geleceği emrini verdikten sonra rehberinizden 40 zavallı kişi mi seçiyorsunuz?
* Uğurlu veya uğursuz saydığınız sayılar, renkler, günler var mı?
* Salı günü mesela yola çıkmaz, cuma günü banyo yapmaz, başkasının evindeyken tırnak kesmeyenlerden misiniz?
* Zavallı bir kedinin rengi sizin ondan kaçmanıza sebep mi?
* Turşu kurmaz, peynir basmaz mısınız evde; vefat haberi almamak için…
* Kesici bir aleti bir başkasının elinden ya almaz ya da ağzınızdaki tüm mikropları malum aletin üzerine tükürüp mü alırsınız?
* Lezzetli hurmayı yiyip çekirdeğini uygun bir yere ekip sevap alacağınıza cüzdanınızın en ücra yerinde size para getirmesini mi bekliyorsunuz?
*Yeni nişanlanmış birinin nişan kurdelesi belki sizin de karşınıza birini çıkaracaktır.
* Mezarlıkları ibret almak için değil de medet ummak için mi ziyaret ediyorsunuz, duvarlarına taşlar sürtüyor veya demirlerine bezler mi bağlıyorsunuz?
Liste uzayıp gider. Gelin sözlü tevbelerimize, ESTAĞFİRULLAH’larımıza amel de ekleyelim. Etrafımızda uçuşan boş sözleri değil, Aziz Kitabımızın ayetlerini uygulayalım. En azından bir ay kadar bize dayatılan boş sözleri önemsemeyelim.
Yaşantınızın ve halinizin huzuruna tanık olacaksınız….