Yoğun Bakımlarımız Ne Kadar Güvenli? Sağlık Sisteminin Vicdan Sınavı
Yoğun bakım üniteleri, insan hayatının en kritik anlarının yaşandığı, ailelerin çaresizce kapısında beklediği yerlerdir. Hepimiz sevdiklerimizi kaybetme korkusuyla, o kapının önünde geçirdiğimiz anların ağırlığını hissederiz. “Allah kimseye yaşatmasın” derken, sevdiklerimizin canı için dua ederiz. Ancak, maalesef ülkemizde zaman zaman bu kritik sağlık hizmetlerinin güvenliği konusunda ciddi endişeler doğuyor. Özellikle özel sağlık sektöründe yaşanan bazı olaylar, bu sorunun ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor.
Yoğun Bakımlarda Güven Sorunu: Kazanç mı, Vicdan mı?
Geçmişte de dile getirdiğim gibi, İstanbul’da 12 masum canın hayatını kaybettiği ve benzer şekilde bilinmeyen birçok olayın yaşandığı yoğun bakım üniteleri ve ambulanslarda sadece kazanç sağlamak amacıyla yapılan ihmaller kabul edilemez. Burada sorumlu olan doktorlar ve hemşireler, insan hayatını maddi çıkarların önüne koyarak, tıp mesleğinin temel ilkelerine ihanet etmiştir. Bu durum, yalnızca mesleki bir kusur değil, aynı zamanda insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.
Sorumlu sağlık çalışanlarının böylesine vahim bir tabloya sebep olmalarının arkasında yatan nedenlerden biri, özel hastanelerin kâr odaklı yaklaşımıdır. Ne yazık ki, bazı doktorlar ve hemşireler, vicdanlarını kazancın gölgesinde bırakarak, insan hayatını hiçe sayacak kadar ileri gidebilmektedir. Bu tür olaylar, pandemiyi büyük bir özveriyle yürüten, canlarını hiçe sayarak gece gündüz çalışan fedakâr sağlıkçılara gölge düşürmektedir.
Pandemi Başarısı ve Fedakâr Sağlıkçılar
Pandemi dönemi, sağlık sistemimizin gücünü ve sağlık çalışanlarımızın fedakârlığını tüm dünyaya gösterdi. Doktorlarımız, hemşirelerimiz, hastane personellerimiz, halkın sağlığı için büyük bir mücadele verdi. Onlar, insan hayatı için ellerinden gelen her şeyi yaparken, böylesine vahim olayların yaşanması sağlık camiası adına bir yüz karasıdır. Bu olayların sorumluları, pandemide büyük bir özveri gösteren sağlıkçılara ihanet etmişlerdir.
Bu Skandalların Üzerine Gitmek Şart
Bu olayın açığa çıkmasını sağlayan Cumhuriyet Savcısı’nı tebrik etmemiz gerekiyor. Böylesine insanlık dışı uygulamaları ortaya çıkarmak, adaletin ve vicdanın bir gereğidir. Bu tür skandalların üzerine kararlılıkla gidilmelidir. Ülkemizde daha fazla savcının bu tür olayları soruşturması ve suçluların adalet önüne çıkarılması elzemdir. Çünkü bu, sadece bir adalet meselesi değil, aynı zamanda halkın sağlık sistemine olan güvenini tazelemek için gereklidir.
Denetim ve Cezalandırma Yetersizliği
Bu tür olayların sorumluları yalnızca ihmalde bulunan doktorlar ve hemşireler değil, aynı zamanda denetim görevini yeterince yerine getirmeyen yetkililerdir. Yoğun bakımlar, sürekli ve titizlikle denetlenmesi gereken kritik bölümlerdir. Sağlık sektöründeki denetim eksikliği, bu tür olayların yaşanmasına davetiye çıkarmaktadır. Sorumlu denetçiler ve yöneticilerin de en az olayları gerçekleştirenler kadar suçlu olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, sadece suçu işleyenler değil, aynı zamanda göz yumanlar da cezalandırılmalıdır.
Özel Sektörde Sağlık Personellerinin Durumu
Özel sağlık sektöründe çalışan doktor ve hemşirelerin aldıkları düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları, bu olayların arkasında yatan nedenlerden biri olabilir. 24 saat hasta başında duran sağlık çalışanlarının emekleri, ne yazık ki maddi olarak yeterince karşılık bulamıyor. Sağlık sektöründeki bu trajikomik ücret politikası, hem sağlık çalışanlarını hem de toplumu derinden etkiliyor. Ancak, bu durum, hiçbir şekilde insan hayatının hiçe sayılmasını meşrulaştırmaz.
Sonuç olarak; Güven Sorunu Nasıl Çözülecek?
Ülkemizde yoğun bakım ünitelerine ve genel olarak sağlık sistemine güven duymak istiyoruz. Ancak bu tür olaylar, bu güveni sarsıyor. Sağlık hizmetlerinde insan hayatı her şeyin önünde gelmeli. Bu sorunun çözümü, sadece adaletin sağlanmasıyla değil, sağlık çalışanlarının hak ettikleri koşullara kavuşmasıyla mümkün olacaktır. Sağlık sektöründe maddi çıkarların önüne insan hayatını koyan bir sistem inşa etmeliyiz. Denetimlerin sıkılaştırılması, ihmalin önlenmesi ve sorumluların cezalandırılması bu sürecin vazgeçilmez adımları olmalıdır.
Allah kimseyi sevdiklerini kaybetme korkusuyla yoğun bakım kapısında beklemek zorunda bırakmasın. Ancak, bu korkuyu yaşayanların sağlık sistemine olan güvenini tekrar kazanabilmek için, toplum olarak üzerimize düşeni yapmalı ve bu tür ihmallerin önüne geçmeliyiz.