Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, son günlerde tartışılan pahalılık, fahiş fiyatlar ve bu konuda yerel yönetimlerin uygulamaları hakkında basın açıklaması düzenledi.
Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, meclis üyeleriyle birlikte toplanarak gündeme ilişkin konular hakkında basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada Gaziantep’te son günlerde yoğun şekilde tartışılan pahalılık, fahiş fiyatlar ve barınma sorunlarının Gaziantep ticari yaşamına ve sosyal yaşamına olan etkileri ele alındı. Yerel yönetimlerin sektöre yönelik attığı adımları sert sözlerle eleştiren Yıldırım, kayıt dışı göçlerin bir an önce engellenmesi gerektiğini vurguladı.
“Göç, pandemi, deprem ve savaş dengemizi bozdu”
Tuncay Yıldırım, “Elbette tüm bu bahsettiğimiz sorunların tetikleyicilerinden biri hiç şüphesiz 13 yıldır şehrimizde yaşayan Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerdir. Kayıt dışı ticari faaliyetlerinin oluşturduğu haksız rekabet, kimi sektörlerde elde ettikleri üstünlükler işletmelerimizin iç ve dış pazar kayıpları. Kiralar basta olmak üzere genel fiyat seviyesine ve sosyo- kültürel yapımıza olan olumsuz etkileri ne yazık ki her gecen gün artan bir oranda hissediyoruz. Bugün Gaziantep’te faaliyet gösteren kayıtlı Suriyeli işletme sayısı Odamız, Sanayi Odası ve Esnaf Odaları dahil toplam 6 bin 300 Kayıtlı Suriyeli istihdam sayısı ise 12 bin. Bu sayılar bile şehrimizdeki Suriyeli nüfusu düşününce kayıt dışılığın boyutunu gözler önüne sermeye yeter. Bu durumun Türk işletmeler acısından oluşturduğu haksız rekabeti hepiniz tahmin edebilirsiniz. Gaziantep Ticaret Odası olarak bu sorunları 10 yıl önce öngörmüş ve çözüm önerileri de sunmuştuk. İlk göç dalgasının ardından meclisimiz 04 Aralık 2013 tarihinde özel "Suriye Gündemi" ile toplanmış, bir komite oluşturmuş ve bu komite, 12 sivil toplum kuruluşu ve 3 üniversitenin de katılımıyla bir ortak akıl raporu hazırlamıştır. Gaziantep Ticaret Odası olarak bugüne kadar ekonomi - eğitim- sağlık demografik yapı ve güvenlik başta olmak üzere konuyu her yönüyle değerlendirdiğimiz 6 rapor ve sayısız bilgi notu hazırladık. Bunları başta kanun koyucular ve karar vericiler olmak üzere tüm ilgililerle, kamuoyuyla ve basın ile defalarca paylaştık, takipçisi olduk, olmaya devam ediyoruz. Raporlar, notlar hazırlamanın ötesinde yaptığımız Oda çalışmalarıyla da ekonomik entegrasyonun en sağlıklı şekilde olmasını desteklemeye çalışıyoruz. Göç, pandemi, savaşlar derken reel sektörün 6 Şubat depremlerinin ekosisteme verdiği zararlarla da uğraştığını unutmayalım. Tedarik zincirimiz bozuldu. Bölgede iş gücü piyasası zarar gördü. Çevre illerden göç aldık. Şehrin konut ihtiyacı daha da büyüdü. Bu süreçte İslahiye ve Nurdağı ilçeleri dışında Gaziantep reel sektörü devlet desteği de alamadı” şeklinde konuştu.
“Yerel yönetimlerin uygulamaları uzun vadede yanlıştır”
Yerel yönetimlerin uygulamalarının uzun vadede yanlış olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Yüksek enflasyonla ve mevcut ekonomik olumsuzluklar eklendi. Enflasyonist baskının herkesi derinden etkilediğini biliyoruz. Vatandaşlarımızın alım gücü düştü, ülkede gelir dağılımı bozuldu. İşletmelerimizin ise girdi maliyetleri oldukça yükseldi. Enflasyon ile mücadele için uygulanan sıkı para politikası da girdi maliyetleri yönetmemiz için ihtiyaç duyduğumuz finansman maliyeti artırırken erişimini ise neredeyse yok etti. Mevcut durum karşısında; Hayat pahalılığı ile mücadele eden, alım gücü düşen vatandaşa destek olabilmek amacıyla yerel yönetimler iyi niyetli girişimlerde bulunmaya başladı. Sadece Gaziantep’te değil ya da sadece iktidar ya da muhalefet değil görüyoruz ki birçok şehirde yerel yönetimler halk için bir takım aksiyonlar alıyor. Üzülerek ifade ediyoruz ki; yeme içme mekanları açmak, bayramlık kurban ve tatlı satışı yapmak gibi örnekleri bulunan bu iyi niyetli hamleler kısa vadede vatandaş lehine bir uygulama gibi gözükse de uzun vadede ciddi sorunlara yol açacaktır” dedi.
“Kent lokantaları esnafı zor durumda bırakıyor”
Yerel yönetimlerin açtıkları kent lokantalarına da değinen Yıldırım, “Türkiye genelinde birçok belediye 40-45 TL’ye vatandaşa yemek vereceklerini söylüyorlar. Eğer bir kap yemek 40-45 TL’ye kar bırakıyor ise buyursun belediye başkanlarımız, kamu kurumlarının temsilcileri restoran açsınlar 40- 45 TL ‘ye bu yemekleri satabilsinler bizlerde onlara destek olalım. Burada oluşacak kamu zararı burada yapılan iyi niyetler sonucunda bu belediyeler adına çalıştırılan işletmelerin kapanmasına sebep olacaktır. İşletmelerin zararına mal satabilme şansları sıfır. Pahalılıktan şikayet edenler esnaf lokantaları. Bu sürecin sonunda esnaflarımızın bellerini doğrultabilme şansları yok” ifadelerini kullandı.
“Bu şehrin en büyük problemlerinden biri barınma”
Gaziantep’in barınma sorununa değinen Yıldırım, “Gaziantep, ülkemizde konut fiyatları ve kiraların en yüksek olduğu iller arasında yer almaktadır. Bir metropol şehre bir gecede 10 bin kişiyi indirirseniz o şehir trafiğiyle, alt yapısıyla ve barınmasıyla felç olur. Ancak son 13 yılda ilimizin yöneticileri sayesinde mümkün mertebede her hangi bir işe dokunur bir olay meydana gelmeden bu sürece gelindi. Bizim yerel yönetimlerimize bir önerimiz var. Yerinde dönüşüm ile ilgili belediyelerden ruhsat bekleyen çok proje var. Buyurun gelin konut stokunun arttırılmasına yönelik bunu onaylayınız. Müteahhitlerimiz, vatandaşlarımız kiradan kurtulup evlerine geçsin binlerce bina boşa çıkacak. Şehrimizde imara açılan arazilerde kanunen alt yapı katılım bedeli DOB Bedeli kanunen yüzde 45’e kadar diye belirtilmiştir. Maalesef yüzde 65’e kadar DOB payı alınmakta. Biz komünist sisteme geçtik haberimiz mi yok. Bu kadar piyasa müdahaleci bir durum alınıyorsa. Belediyeler ihaleyle arsa satıyor üst limit yok. Kendilerinin tespit ettikleri fiyatların çok çok üzerinde arsa satışları oluşuyor. Serbest piyasa kamuya var özel sektöre neden yok. Türkiye’nin benimsediği ekonomik sistem serbest ekonomi sistemidir. Gelsinler müteahhitlerimizin el birliğiyle konut sorununu çözelim. Herkesin kendi işini doğru bir şekilde yapması gerektiğine inanıyoruz. Seçim zamanı kapısını çalabileceğimiz esnaf bulamama ihtimalimiz var” dedi.
“Antep fıstığı Rize fındığından kötü mü”
Antep fıstığına değinen Yıldırım, “Kayıt altına giren fıstık dolayısıyla devletin kazancı var. Buradan yetkililere çağrımızdır, Antep fıstığı Rize’nin fındığından kötü mü veya Gaziantep Rize’den daha az mı hizmet ediyor. Bizde fındığa verilen desteğin aynısından Gaziantep fıstığına istiyoruz. Bu şehir kendi göbeğini kendi kesen şehir olarak anılıyor. Biz bu güne kadar kendi göbeğimizi kendimiz kestik bu saatten sonra yorulduk. Gaziantep’in de ilgili desteklerden faydalanması gerekiyor. Bu şehirde tarım biterse, hayvancılık biterse bu gemi batarsa bizde hepimiz içinde batarız. Hayatında yanında 2 tane sigortalı işçi çalıştırmamış insanlar elinde telefonla sosyal medyadan yargı dağıtıyor. Bu şehir bu kadar aşağı çekilmemesi lazım. Bayram süresince gördük. Bu şehir bu kadar olumsuzluklarla dile gelmemelidir. Herkes kendi bireysel sorumluluğunu da yerine getirmelidir. Eline aldığı telefonla attığı paylaşımla yargı dağıtılması, yargısız infazlar hem bizim esnafımızı zedeliyor hem bu şehrin itibarını da yerin dibine sokuyor. O yüzden üretici, tacir ve tüccarlarımız kendi işlerini yapacak. Belediyelerimiz, kamu kurumlarımız kendi işlerini yapacak. Bu şehirde huzur içerisinde yaşamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Tuncay Yıldırım son olarak kayıt dışı göçlerin son bulması gerektiğini vurguladı.