Kahramanmaraş merkezli depremlerden Hatay sonra Gaziantep’e yerleşen Cengiz Demirkıran ailesiyle birlikte, depremin acısını dün gibi yaşadığını söyleyerek, “Hayata dua ederek ve halüsinasyonlar görerek tutunduk. Sanki eşim yemek yapıyormuş, yemek yiyoruz gibi hayal ederek 3 gün dayandık' dedi.
Asrın felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlere memleketi Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı General Şükrü Kanatlı Mahallesi Fevzi Paşa Caddesi’nde bulunan İncesu Apartmanı’nın üçüncü katında eşi ve kızıyla beraber yakalanan Polis Memuru Cengiz Demirkıran (54), depremin acısının hafızalarındaki tazeliğini koruduğunu söyledi. Yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı muhabirine anlatan Demirkıran, “Deprem günü Hatayspor’un maçı vardı. Akşam evde tekrar dinlendik, yemeğimizi yedik. Sabah karşı Kahramanmaraş merkezli depremde Hatay’da da şiddetli etkisi oldu. Evimiz yıkıldı biz tam hazırlanıp evden dışarı çıkmak isterken ev yıkılınca ellerimiz havada ben eşim ve kızım aşağıya doğru düştük. Enkaz altında 3 gün kaldık” dedi.
“Enkaz altında kalmak öleceğimizi bile bile orada beklemek”
Antakya’da evleri yıkıldığı için ailesiyle birlikte Gaziantep’e taşındıklarını söyleyen Gülşen Demirkıran, “Aşağıda enkaz altında kalmak, öleceğimizi bile bile orada beklemek. Dışardaki eş, dost kardeşler, çocuğumuz olsun bize çok yardımcı oldu. Çocuğumuzun içeride bağırarak bizden yardım istemesi çok kötüydü, Allah kimseye yaşatmasın” şeklinde konuştu.
“Enkaz altında 3 gün kaldık”
Cengiz Demirkıran, “Hatay’da görev yapıyordum. O gece evde akşam Hatayspor’un maçı vardı. Akşam evde tekrar istihrahatımızı yaptık, yemeğimizi yedik. Sabah karşı Kahramanmaraş merkezli depremde Hatay’da da şiddetli etkisi oldu. Evimiz yıkıldı. Biz tam hazırlanıp evden dışarı çıkmak isterken, ev yıkılınca ellerimiz havada ben eşim ve kızım aşağıya doğru düştük. Enkaz altında 3 gün kaldık. Çok zor anlar yaşadık. Daha sonra benim sol ayağım betonun arasına sıkışmıştı. Üzerine sağ ayağımda kızım duruyordu. Kızımın yanında da eşim kalıyordu. Üçümüz yan yanaydık çok şükür kaybımız olmadı ama enkaz altında çok zorlandık. Hatta ben üçüncü günü çıktığımda kendimde değildim. Daha sonradan alıp hastaneye götürmüşler. Çıkarttıktan sonra oradan helikopterden Adana Şehir Hastanesine götürdüler. Adana Şehir Hastanesi’nde 1 ayı yoğun bakımda olmak üzere 8 ay kaldım. Benim iç organlar hepsi dışarıdan destek görerek iyileştirmeye çalıştılar. Şükürler olsun Allah’ıma” dedi.
“Demek ki daha yiyecek ekmeğimiz varmış”
Enkaz altından yaklaşık 72 saat sonra ailesiyle birlikte kurtulan Polis Memuru Demirkıran, “Demek ki daha yiyecek ekmeğimiz varmış. Benim sol ayağım kesildi ama hiç de şey yapmıyorum. Önemli olan eşimin ve çocuğumun da yanımda sağlam olarak kurtulmaları oldu. Allah bir daha ne Türkiye’mize nede şehirlerimize göstermesin, kolay değildi. Bu denetimlerin yapılması, bu evler ve inşaatlar yapılırken denetimlerin düzgün yapılması, can kayıplarının olmaması temennimiz. Çünkü hiçbir şey insan canı kadar kıymetli değildir. Mal, mülk gitmesi hiç önemli değil ama can gitti mi, çok kötü ondan dolayı denetimlerin çok dikkatli olmaları gerekiyor. Enkaz altında sesimizi duyarlarsa kurtulma ihtimalimiz olurdu. Kendimden çok kızımı düşündüm. İnşallah kızım enkazdan kurtulacağız dedim. Dua et dedim. Sesimizi duyurursak inşallah bizi kurtarırlar dedim. Ve sesimizi duyurduk çok şükür. Oğlumuz olsun, kardeşlerimiz olsun, kayınçolarım olsun, annem babam olsun hepsi yanımızdaydı. Allah razı olsun. Üçüncü günü İstanbul Büyükşehir İtfaiye ekibi bizi saat beşte kurtarmak için çalışmalarına başladı. Çalışma çok uzun sürdü. Yerimiz zor bir yerdeydi. Enkazda yani bir nasıl maden ocaklarında enkaz yap kazarak kurtar çalışmalar yapılıyorsa o şekilde çalışmalar yaparak bize kurtardılar. İtfaiye ekibinden 100 binlerce Allah razı olsun. Onların bile böyle bir şeyde büyük çabalar harcadığını, insanların canını kurtarmak için elinden gelen her şeyi, kendilerini canlarını bile feda ettiler. Onun için 100 binlerce Allah razı olsun onlardan diyorum” ifadelerini kullandı.
“Hayata dua ederek ve halüsinasyonlar görerek tutunduk”
Enkaz altında dua ederek ve halüsinasyon görerek tutunduklarını belirten Cengiz Demirkıran, “Hayata dua ederek ve halüsinasyonlar görerek tutunduk. Sanki eşim yemek yapıyormuş, yemek yiyoruz gibi hayal ederek 3 gün dayandık. Enkaz altında markete gittiğimi, bir şeyler aldığımı hayal ve rüya şeklinde görerek bekledik. Bunlara Allah’ın bir yardımı mı takdirimi desem bilemiyorum yani” ifadelerine yer verdi.
“İnsanlar böyle felaketlerde çocuklarının arkasından ağlamasınlar”
Yaşanılan asrın felaketi sonrası evleri yıkıldıktan sonra ailesiyle birlikte enkaz altında kalarak, yaşama tutunmaya çalışarak kötü günler yaşadıklarını söyleyen Gülşen Demirkıran, “Kahramanmaraş merkezli olan depremde Hatay’daki evimizin yıkılması sonucu eşim, kızım ve ben enkaz altında kaldık. Enkaz altında 3 gün boyunca kalan bir vatandaşım çok kötü günler yaşadık. Allah kimseyi böyle durumlara düşürmesin. Keşke yıkılmasaydı evimiz yıkılmayan evlerde de var. Komşulardan olsun, mahalleden olsun. Hani bizimki de keşke yıkılmasaydı. İnşaatların düzgün yapılmamasından dolayı çok kötü günler yaşadık, çok zordu. Aşağıda enkaz altında kalmak öleceğimizi bile bile orada beklemek. Dışardaki eş, dost kardeşler, çocuğumuz olsun bize çok yardımcı oldu. Ama Allah o anı çocuğumuzun içeride bizden bağırarak yardım istemesi çok kötüydü, kimseye yaşatmasın. İnşaatlar denetlensin. Boş bırakılmasın, yaptım bitti olmasın lütfen. Bu inşaat bitti geçip otursun demeden önce iyice kontrol edilsin. İnsanlar böyle felaketlerde çocuklarının arkasından ağlamasınlar” diye konuştu.